2019 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülüne, ‘hücrelerin oksijen yeterliliğine adaptasyonu’ ile ilgili çalışmaları nedeniyle üç bilim insanı, William Kaelin Jr, Sör Peter Ratcliffe, ve Gregg Semenza layık görüldü.

Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü, her yıl tıp bilimine önemli katkıda bulunan bir bilim insanı yahut değerlendirmeye göre bilim insanlarına, Nobel Vakfı tarafından verilen bir ödüldür.
Bu üç bilim insanı sırasıyla, İngiltere’deki Francis Crick Enstitüsü ve Oxford Üniversitesi’nden Sör Peter Ratcliffe, ABD’deki Harvard Üniversitesi’nden William Kaelin ve aynı zamanda ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nden Gregg Semenza’dır.
Ödül, basın açıklamasına göre “hücrelerin oksijen kullanılabilirliğine nasıl algıladıkları ve adapte olduklarına dair keşfettikleri bulguları için bu üç bilim insanına ortak olarak” verildi.
Bu Bulgular günlük hayatımızı nasıl etkiledi?
Ödüle layık görülen Amerikalı bilim insanları William Kaelin ve Gregg Semenza’nın yanı sıra İngiliz bilimci Sir Peter Ratcliffe’nin keşfettikleri bulgular, egzersizden günlük yaşantımıza, yüksek irtifalarda nasıl başa çıkacağımıza ve rahimdeki fetus gelişimine kadar bir çok konuda hayatımızı etkiledi.
William G. Kaelin: “Bildiğim kadarıyla bana kalırsa kestirme bir yol yok”
Yukarıdaki ses kaydı, 7 Ekim 2019 sabahı erken saatlerde, Fizyoloji veya Tıp dalında Nobel ödülü aldığını öğrenen William Kaelin’in, Adam Smith ile yaptığı telefon görüşmesidir.
William Kaelin ilginç bulmacaları çözmekten hoşlanıyor. Bir doktor ve bilim insanı olan Kaelin, tıpkı diğer nobel ödülüne layık görülen bilim insanları, Sir Peter Ratcliffe ve Gregg Semenza gibi, hastalarda gözlemlediği olayların temelini anlamaya çalışıyor.
William Kaelin: “Hikayemiz: Gerçekten bilgi üretmeye çalışmak ve işlerin nasıl yürüdüğünü anlamaktır” dedi
Kaelin, araştırmaları ve keşifleri sayesinde yeni kansızlık ve hatta kanser tedavileri açısından ileriye dönük bir adım atmış oldu.
Bilim çevreleri tarafından çok iyi bilinen İsveç Akademisi, “Oksijenin asıl önemi yüzyıllar öncesinden beri bilinmektedir, ancak hücrelerin oksijen seviyelerindeki değişimlere nasıl uyum sağladıkları uzun zamandır bilinmemekteydi” dedi.
Sör Peter J. Ratcliffe: “Bilgi veriyoruz. İşte yaptığım şey bu”
Yukarıdaki ses kaydı, 7 Ekim 2019 sabahı erken saatlerde, Fizyoloji veya Tıp dalında Nobel ödülü aldığını öğrenen Sör Peter Ratcliffe’in, Adam Smith ile yaptığı telefon görüşmesidir.
Sör Peter Ratcliffe, burada hangi bilgilerin yararlı olacağını bilmenin ne kadar zor olduğunu ve belirli, önceden belirlenmiş hedeflere yönelik araştırmayı yönlendirmeye çalışmanın tehlikelerini vurgulamaktadır.
Oksijen soluduğumuz havadır
Biz, birçok canlı organizma ile birlikte, nefes almak ve hayatta kalmak için oksijene güveniyoruz. Vücudumuz, yiyeceği yeniden kullanılabilir enerjiye dönüştürmek için tamamen ona güvenir.
Örneğin, egzersiz yaptığımızda veya yüksek irtifadayken, oksijen seviyelerimiz birbirinden farklıdır. Oksijen seviyeleri düştüğünde hücrelerimiz metabolizmalarını uyarlamak ve adapte etmek zorunda kalırlar.
Vücudumuz oksijen algılama yeteneği sayesinde daha fazla kırmızı kan hücresi oluşumunu tetikleyebilir veya daha fazla kan damarı yaratır.
Gregg L. Semenza: “Araştırma ve Tıp arasındaki sınırda birilerinin bulunması önemlidir.”
Yukarıdaki ses kaydı, 7 Ekim 2019 sabahı erken saatlerde, Fizyoloji veya Tıp dalında Nobel ödülü aldığını öğrenen Gregg L. Semenza’nın, Adam Smith ile yaptığı telefon görüşmesidir.
Gregg Semenza, burada araştırma ve Tıp klinikleri arasındaki sınırları aşabilecek araştırmacılara ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır.
Vücudumuz oksijeni nasıl algılar?
Oksijen düştüğünde eritropoietin veya EPO olarak adlandırılan bir hormonun yükseldiği bilinmektedir. Ancak, hiç kimse bunun nedenini, şimdiye kadar bilmiyordu.
İşte, Nobel ödülüne layık görülen bu üç bilim adamının çalışmaları burada devreye giriyor.
İlk olarak, hipoksi ile indüklenebilir faktör veya HIF olarak adlandırılan bir protein grubunun DNA’yı nasıl bağlayabildiğini ve hatta etkilerini nasıl değiştirebileceğini gösterdiler. Bu, oksijen seviyesinin düştüğü zaman EPO’nun neden yükseldiğini açıkladı.
Daha sonra, çalışmaları HIF’in hücreler tarafından sürekli olarak nasıl yapıldığını ancak oksijen seviyeleri düzenli olduğunda da sürekli olarak tahrip edildiğini gösterdi. Bu seviyeleri yok eden proteine de VHL denir.
Son aşamada, üçlü HIF ve VHL’nin sadece oksijen olduğunda kimyasal olarak reaksiyona girebileceği keşfedildi.
Bu keşif, bugün tıp alanında bizlere nasıl yardımcı oluyor?
Vücudumuzun oksijen algılama yeteneklerini nasıl kullanacağınızı anlayarak ve bilerek, yeni tıbbi tedaviler ortaya koymamıza yardımcı olabilir.
Kırmızı kan hücrelerinin üretimini oluşturmak için oksijen algılama sistemine giren yeni ilaçlar üretilmesine ve kansızlık probleminden muzdarip olanlara yardımcı olabilir.
Kanser durumunda, tümörler işlemi kaçırır ve yeni kan damarları oluşturur ve böylece kanserin büyümesini sağlar. Bununla birlikte, Nobel ödülü verilen üç bilim insanının keşfi, bu süreci tersine çevirmek için yeni ilaçlar oluşturularak tümörün büyümesi yavaşlatılabilir.
Comments