Stephen Covey'in "En büyük iletişim sorunu, anlamak için dinlemememizdir. Cevap vermek için dinliyoruz." sözü, modern iletişimin en temel problemlerinden birini derinlemesine ele alıyor. Bu ifade, sadece bireysel ilişkilerde değil, profesyonel ve toplumsal iletişimde de önemli bir yer tutar. Peki, neden çoğu zaman dinlemek yerine sadece cevap vermeye odaklanıyoruz ve bu alışkanlık nasıl iletişimimizi olumsuz etkiliyor?
Söyleyecek çok şeyiniz olsa da, bazen cevap vermemek en iyisidir. Sessizlikte, bir dikkat dağıtıcı olmadan, dinlediğinizde insanlar saygı duyulduğunu ve takdir edildiğini hissederler.
Düşüncelerimizi susturmak ve başka birinin ne dediğini gerçekten duymak çaba gerektirir. Kontrol edemediğimiz değişkenlere odaklanmak yerine, dinlemek gibi kontrol edebileceğiniz şeylere odaklanmalıyız.
Cevap Vermek İçin Dinlemenin Sonuçları
İnsanlar genellikle bir konuşma sırasında, karşı tarafı anlamak yerine, nasıl cevap vereceklerine odaklanır. Bu, birkaç olumsuz sonuca yol açabilir:
Yüzeysel Anlama: Konuşmanın esas noktasını kaçırmak ve dolayısıyla karşı tarafın gerçek düşüncelerini ve duygularını anlamamak.
Yanlış Anlamalar: Dinlemenin yetersizliği, yanlış anlamalara ve bu nedenle çatışmalara yol açabilir.
Empati Eksikliği: Karşı tarafın hislerine ve perspektifine yeterince dikkat edilmemesi, empati kurmayı zorlaştırır ve ilişkileri zedeler.
Bağ Kuramama: Dinlenmediğini hisseden birey, duygusal ve psikolojik olarak uzaklaşabilir, bu da ilişkilerin sağlam temellere oturmasını engeller.
Anlamak İçin Dinlemenin Önemi
Covey'in vurguladığı gibi, anlamak için dinlemek, sağlıklı ve etkili iletişimin temelidir. Bu tür bir dinleme şekli, şu avantajları sağlar:
Derin Anlama: Karşı tarafın mesajını tam anlamıyla kavrayabilme ve onun bakış açısını gerçek anlamda görebilme.
Güven İnşası: Dinlendiğini hisseden insanlar, karşısındaki kişiye daha fazla güvenir ve daha açık iletişim kurar.
Empati ve Bağ Kurma: Gerçekten anlamak için dinlemek, empati kurmayı kolaylaştırır ve bu da daha güçlü ve anlamlı ilişkiler oluşturur.
Sorun Çözme: Doğru ve derinlemesine anlaşılan problemler, daha etkili ve kalıcı çözümler bulunmasını sağlar.
Anlamak İçin Nasıl Dinleriz?
Anlamak için dinlemek, bilinçli bir çaba gerektirir. İşte bu beceriyi geliştirmek için bazı stratejiler:
Aktif Dinleme: Konuşurken göz teması kurmak, başını sallamak gibi aktif dinleme işaretleri kullanmak. Bu, karşı tarafa gerçekten dinlendiğini hissettirir.
Empatik Dinleme: Karşı tarafın duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışmak, onların yerinde olsaydık nasıl hissedeceğimizi düşünmek.
Soru Sormak: Anlamadığınız noktaları netleştirmek için sorular sormak. Bu, karşınızdaki kişinin mesajını tam olarak anlamanıza yardımcı olur.
Yargısız Dinleme: Ön yargılarınızı bir kenara bırakarak, karşı tarafın söylediklerini tarafsız bir şekilde dinlemek.
Geri Bildirim: Karşı tarafa anladığınızı göstermek için geri bildirim vermek. Bu, "Söylediklerinden anladığım kadarıyla..." gibi ifadelerle yapılabilir.
Stephen Covey'in sözünde belirttiği gibi, anlamak için dinlememek, iletişimdeki en büyük sorunlardan biridir. Bu sorunun üstesinden gelmek için bilinçli bir çaba göstermemiz ve dinleme alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekir. Anlamak için dinlediğimizde, sadece daha sağlıklı ve güçlü ilişkiler kurmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal ve profesyonel yaşamda da daha etkili ve başarılı oluruz.
Comentarios