Yaşlılık, yalnızlık ve aile hayatının önemi üzerine...
Catherine'in bana son sözleri "Benimle kal Johnny" oldu.
Bu telefon görüşmesi, hayatının son yıllarında hastanelere girip çıkarken yaptığımız birçok görüşmeden sadece biriydi ve sonuncusuydu. Devlet tarafından atanan bakıcısı sorularıma kayıtsız kaldığı için bazen Catherine'in izini sürmek zor oluyordu.
Catherine annemin ablasıydı, yani teyzem olur kendileri.
Annem bana "O biraz deli," dedi ve ekledi, "Biz çocukken bisikletten düştü ve kafasını çarptı. Bir tür yaralanmaya neden oldu. Eskiden tatlıydı ama ondan sonra ruh hali değişti ve bazen de çok çirkinleşebiliyor. Bir keresinde babamı bile ağlattı.”
Babamı ağlattı...
Anne tarafında büyükbabamı hiç tanımadım ama fotoğraflardan keman çalmaktan ve pipo içmekten hoşlanan nazik, İrlandalı bir beyefendi olduğu anlaşılıyordu. Annem onun rahat biri olduğunu ve kasabadaki insanlarla şakalaşmayı çok sevdiğini söylerdi.
Sanırım nazik doğası Catherine'in onu üzmesini ve ağlatmasını kolaylaştırmıştı.
Dimmer anahtarını hayatlarına çevirmek
Babam hayattayken Catherine'e o bakardı.
Yıllar boyunca ara sıra erkek arkadaşları olmasına rağmen, babam onun çoğunlukla yalnız yaşadığını biliyordu. Kaliforniya'daydık ve Catherine Colorado'da yaşıyordu ama bu, babamın onun izini sürmesini ve iyi olduğundan emin olmasını hiçbir zaman engel olmadı.
Annem ve Catherine biraz yabancıydı birbirine, bu yüzden Catherine'e bakma görevi babama kalmıştı..
Babam öldükten sonra anneme Catherine'i sordum: "Ondan haber aldın mı hiç?" Annem hayır dedi ve gerçekten konuşmadıklarını söyledi. Bu yüzden birkaç telefon görüşmesi yaptım ve sonunda Colorado'da belki de Catherine'in tek arkadaşı olan bir kadınla bağlantı kurmayı başardım.
"Bir huzurevi rezervasyonu hakkında ne zaman konuşmaya başladılar? Altmışlı yaşlarının başında mıydı? Yerlerin dolu olması konusunda endişelenmeye mi başladınız? Akran baskısı mı? Kısma (dimmer) anahtarını hayatlarına çevirmek." Anne Schlebusch, Bloomer
Kadın bana Catherine'in artık kendine bakamadığı için eyaletin koruması altına girdiğini söyledi.
Sonra bana babamın Catherine için ne kadar harika biri olduğunu anlattı. Catherine'e en sevdiği tatil olan Aziz Patrick Günü'nü kutlaması için her zaman doğum günü kartları ve para gönderirmiş babam.
Kadın bana, "Catherine'e bir televizyon bile aldı," dedi ve ekledi, "O onun için karanlıkta bir ışıktı."
Sanırım bazen yaşlılarımız unutuluyor
Babamın bıraktığı yerden devam ettim ve Catherine'inadeta can simidi oldum. Onun tek yardımcısı yani.
Karanlıkta bir ışık misali..
Catherine'in devlet tarafından atanan bakıcısıyla bağlantı kurdum ve Catherine'in ihtiyaçları hakkında daha fazla şey öğrendim. birlikte koordine ettik. Babamın yıllar önce aldığı televizyon iyi çalışmadığı için ona yeni bir televizyon alıp, gönderdim.
Ve 17 Mart'tan birkaç gün önce ona Aziz Patrick Günü kartlarını ve yanında biraz da parayla gönderdim, böylece en sevdiği İrlanda barlarında kutlayacak parası olacaktı.
Yaptığım şeyi annemle paylaştım, annem gülümsedi ve "Oh, Johnny, tıpkı baban gibisin.Ona yardım ettiğine sevindim." dedi.
Babam sık sık yaşlılardan ve onlara bakmanın bizim için ne kadar önemli olduğundan bahsederdi. Zayıflık ve acizlik, bağımsızlıklarının ve güvenlerinin çoğunu çaldığında onlar için bir cankurtaran halatı olmak ne güzel derdi.
Catherine ile tanıştığımda henüz üniversiteye gidiyordum. Babam bir ziyaret için Catherine'i uçakla California'ya göndermişti ve bir hafta sonu arabayla benim üniversite yurduma geldiler.
Catherine görülmeye değer enteresan bir dış görünüşe sahipti.
Kocaman, sarı bir peruk takmıştı ve perçemleri büyük, sivri güneş gözlüklerinin üzerinde cam silecekleri gibi sallanıyordu. Kıyafeti ise turuncu ve mavi bir tulum, beyaz sandaletler ve büyük bir el çantasından oluşuyordu. Gary Larson'ın "The Far Side" adlı çizgi roman figürlerinden bir karaktere benziyordu.
Ama hatırlıyorum, o zamanlar bile Catherine'nın yüzünde bir hüzün havası vardı.
“Bazen yaşlılarımızın unutulduğunu düşünüyorum.” Ricky Gervais
Bana karşı tatlıydı, şakalar yapardı ve babamın bizi götürdüğü restoranda açgözlülükle yemek yerdi.
Catherine bana çalışmalarımı sordu ama sonra öyle bir an oldu ki, gözlerini kaçırıyor gibiydi sanki.
Restoranın penceresinden dışarı baktı, sonra bana döndü.
"Ah Johnny," dedi Catherine, "Burada sizinle kalmayı ne çok isterdim. Ama yarın Colorado'daki küçük daireme geri dönüyorum. Benim küçük dünyama...”
Ve küçük dünyasına geri döndü. Onu bir daha asla şahsen görmedim.
Tüm dünyalarının parçalanışını izlemek
Yeni komşularımdan biri, benim köpeğimle keşfettiğim rota boyunca köpeğini gezdiren Chuck. Şuana kadar birkaç kez karşılaştık sadece ve onun emekli olduğunu ve karısıyla yakınlarda yaşadığını öğrendim. Çocukları büyümüş.
Chuck, "O benim ikinci karım," dedi ve ekledi, “İlk karım yıllar önce kanserden öldü. Berbattı."
"Zor olmuş olmalı," diye söyledim ve ekledim, "Ama en azından aşkı yeniden bulabildin."
"Evet," dedi Chuck, "Ama görüyorsun, artık bunaması var. Köpeği gezdirirken onu çok uzun süre bırakamıyorum." dedi.
Yakında darülaceze veya bir tür evde bakım hizmeti almam gerekebilir
“Bir insanın hayatındaki en yalnız an, tüm dünyasının parçalandığını izlediği andır ve tek yapabileceği ise boş boş bakmaktır.” F.Scott Fitzgerald
Eşimin bakımevi hemşiresi olduğundan ve evde hastalara bakım sağlayan harika bakımevi programları olduğundan bahsetmiştim.
Sonra başka şeylerden konuştuk. Chuck'ın telekomünikasyon kariyerinden. Yerel polis departmanındaki gönüllü yıllarından. Yetişkin çocuklarının bölgenin dışında yaşıyor ve nadiren ziyaret ediyor olmasından falan...
Bir an için uzağa, ufka baktı. Onun ruh dünyasının nasıl bir his içinde olabileceğini hayal ettim. Sanki bir sonun başlangıcını hissediyordu.
"Ona dönsem iyi olacak," dedi.
Seninle kalacağım
Catherine yaşamının sonlarına doğru bir dizi sağlık sorunuyla mücadele etti.
Arkadaşı beni bir gün işten, öğleden sonra geç saatlerde aradı, "John, Catherine hastanede dedi. Bence onu bu gece aramalısın. Ben çok endişeliyim."
İşten çıktım ve akşam yemeğinden sonra Catherine'i aradım.
Hastane resepsiyonistinin, Catherine'in odasını bulması biraz zaman aldı ve ardından, "Tamam, şimdi bağlantınızı kuruyorum" dedi.
Telefonun ahizesini zorladığını duydum. Catherine'in sesi zayıftı ama alıngan ruhu hâlâ oradaydı. Ah Johnny, sensin! İştahsızlığından ve "hapları veren o korkunç hemşireden" ne kadar hoşlanmadığından bahsetti.
"Hemşire sadece yardım etmeye çalışıyor," diye onu rahatlattım.
"Buradayım. Seni seviyorum. Bütün gece ağlamaya devam etmen umurumda değil, seninle kalacağım. İlaca tekrar ihtiyacın olursa, devam et ve al, seni bu konuda da seveceğim. İlaca ihtiyacın yoksa ben de seni seveceğim. Aşkımı kaybetmek için yapabileceğin hiçbir şey yok. Seni ölene kadar koruyacağım ve öldükten sonra da seni korumaya devam edeceğim. Depresyondan daha güçlüyüm ve Yalnızlıktan daha cesurum ve hiçbir şey beni asla tüketemez." Elizabeth Gilbert, Eat, Pray, Love
Kısa bir süre sessizlik oldu.
Sonra, "Burada, Colorado'da gömülmek istemiyorum. Ailemle birlikte gömülmek istiyorum. Bir gün zamanı geldiğinde buna yardım edecek misin Johnny?” diye sordu bana.
"Elbette Catherine.Tabii,” dedim. "Ailen burada, Kaliforniya'da güzel bir özel mezarlığa gömüldü. Babamın gömüldüğü yer orası. Orası huzurlu. Meşe ağaçları, çimler, sincaplar var. Doğum günlerinde hep çiçek getiririm sana.” diyerek teselli etmeye çalıştım onu.
"Kulağa harika geliyor," dedi Catherine.
Biraz daha sohbet ettik. Annemi sordu. Annemin selamlarını ilettiğini söyledim. Catherine'e sakinleşmesini ve iyileşmesini söyledim. Aramamı ne kadar takdir ettiğini söyledi. Yine sustu ve ben bekledim.
“Johnny?” dedi.
“Evet, Catherine?” dedim.
"Benimle kal Johnny" dedi.
Ona yapacağımı söyledim. Onunla kalacağımı söyledim. Ona göz kulak olacağımı da. Nasıl olduğunu görmek için birkaç gün içinde arayacağımı da.Ve sonra vedalaştık.
Birkaç saat sonra öldü :((
Ayrılmadan önce bir dakikanızı almak istiyorum…
Ben John P. Weiss. Karikatür çiziyorum, resim yapıyorum ve hayat hakkında makaleler yazıyorum. En son makalemi ve sanat çalışmalarımı görmeniz için ücretsiz e-posta bültenime buradan abone olabilirsiniz.
Sevgilerle,
Comentarios