Geçen hafta, 20 Ocak 2025’te yapay zeka dünyasında öyle bir şey yaşandı ki, Wall Street’ten Silikon Vadisi’ne kadar herkes şok oldu. Peki neydi bu kargaşaya sebep olan şey? Çin’den çıkan ve adını daha 1 yıl öncesine kadar hiç duymadığımız bir şirket: DeepSeek.
Düşünün, bir sabah uyanıyorsunuz ve Apple’ın uygulama mağazasında ChatGPT’yi geçen yeni bir yapay zeka asistanı var. Üstelik adını ilk kez duyduğunuz bu yapay zeka asistanı hem ücretsiz hem de performansı şaşırtıcı derecede iyi ve daha da önemlisi açık kaynak kodlu. Open Source. Yani indir, kendi bilgisayarına ve hatta cep telefonuna kur, sonra da dilediğin gibi kullan. Buraya bir asterisk koyuyorum çünkü elbette kullandığınız donanıma göre belli kısıtlamalarla yapılabilecek bir şey bu ama yine de potansiyel oalrak çok önemli. İşte kimsenin beklemediği böyle bir şey meydana geldi ve teknoloji dünyası ayağa kalktı, şu anda hala ayakta! Çünkü piyasalar ve daha da önemlisi beklentiler altüst olmuş durumda.
“E ne var bunda?” diyebilirsiniz. Sonuçta her gün onlarca yapay zeka uygulaması çıkıyor. Ama bu seferki durum bambaşka. Neden mi? Çünkü bu gelişme, sadece bir uygulamanın başarısı değil, aslında çok daha büyük bir değişimin habercisi.
Bakın size durumun ciddiyetini göstermek için birkaç rakam vereyim: Bu haber üzerine Nvidia’nın hisseleri bir günde %15 düştü. Microsoft, Google, Meta gibi devler milyarlarca dolar değer kaybetti. Hatta Avrupa’daki teknoloji şirketleri bile bu durumdan nasibini aldı.
Peki neden bu kadar büyük bir panik havası oluştu?
Çünkü DeepSeek, yapay zekayı herkesin inandığından çok daha ucuza ve verimli bir şekilde geliştirmenin mümkün olduğunu gösterdi. Düşünün, OpenAI ve Google gibi şirketler milyarlarca dolar harcayarak geliştirdikleri modelleri sunarken, DeepSeek sadece 6 milyon dolar harcayarak onlarınkine benzer bir performans gösteren bir model ortaya çıkardı. Üstelik tam da yeni seçilen ABD başkanı Trump’ın Open AI, Softbank ve Oracle gibi şirketlerin ortak girişimi olan tarihin en büyük yatırımlarından 500 milyar dolarlık Stargate projesini açıkladıktan hemen sonra oldu bu olay.
Silikon Vadisi’nin ünlü yatırımcılarından Marc Andreessen, bu olayı “yapay zekanın Sputnik anı” olarak tanımladı. Nasıl ki 1957’de Sovyetler’in Sputnik’i uzaya göndermesi Amerikan uzay programını kökten değiştirdiyse, DeepSeek’in bu çıkışı da yapay zeka endüstrisini baştan aşağı değiştirebilir. ABD artık bu alanda da rakipsiz değil. Soğuk Savaş’ın yerine Yapay Zeka savaşı başladı ve üstelik bu kez rakibin elinde 2500 yıllık bu strateji kitabı var: “Savaş Sanatı.” Ne diyordu bu kitapta Sun Tzu: “En iyi savaş, savaşmadan kazanılan savaştır.”
Peki bizim için ne anlama geliyor tüm bunlar? Öncelikle, yapay zekanın demokratikleşmesi açısından gerçekten de müthiş bir gelişme olarak yorumluyorum ben bunu. Yani artık sadece büyük teknoloji devleri değil, daha küçük şirketler ve ülkeler de kendi yapay zeka modellerini geliştirebilir. Bu da rekabeti artırır ve muhtemelen fiyatları düşürür.
Tarihin garip bir cilvesi; bir zamanlar ‘açık kaynak’ sözüyle yola çıkan OpenAI giderek daha kapalı bir kutuya dönüşürken, Çin Seddi’yle tanıdığımız bir ülkeden açık kaynaklı bir yapay zeka geldi. Bir zamanlar dünyaya kapalı olan, etrafına duvarlar ören Çin, şimdi teknolojisini paylaşmaya çalışıyor. Ama ‘özgür dünya’nın lideri ABD koymaya çalıştığı kotalarla, yasakladığı uygulamalarla kendi etrafına ticaret duvarları örüyor. Yakında muhtemelen yabancıları ve göçmenleri dışarıda tutmak için kelimenin tam anlamıyla bir duvar da örebilir, belli olmaz 🙂
Şimdi biz var olan anlatıyı aktarmaya devam edelim. Çünkü bu anlatıda da şüpheyle yaklaşmamız gereken bazı noktalar var, onlara da geleceğiz.
İşin jeopolitik boyutundan devam edelim. Az önce söylediğim ABD’nin Çin’e uyguladığı teknoloji kısıtlamaları, beklenmedik bir sonuç doğurmuş gözüküyor: Çinli mühendisler, kısıtlı kaynaklarla daha verimli çalışmanın yollarını buldular. Benim çok sevdiğim bir söz var: “necessity is the mother of invention” (ihtiyaç icadın anasıdır) Tasarım, hikayecilik, yaratıcılık konusunda da hep bunu söylüyorum. Kısıtlı imkanlarınızın olması işinize gelmeli. Yaratıcılık, imkansızlıklardan doğuyor zaten. İşte o sözün modern bir örneğini görüyoruz.
Yine resmi anlatıya göre DeepSeek’in kurucuları bu işe para kazanmak için değil, bilimsel merak için girdiklerini söylüyorlar. Hatta bunun yan bir proje olarak ortaya çıktığını ifade ediyorlar. Neredeyse bir hobi gibi başlamışlar. DeepSeek projesinin öyle kâr hesabı yapmadan, tutku ve azimle çalışmaktan doğduğu gibi bir izlenim sunuluyor.
Bu şirketin başındaki kahramanımızın adı Liang Wenfeng. 40’lı yaşlarında, bilgisayar mühendisliği mezunu bir Çinli. Ama asıl uzmanlık alanı borsa. 2007-2008 finansal krizi sırasında, henüz üniversite öğrencisiyken borsada işlem yapmaya başlamış. Ve bu işte öyle başarılı olmuş ki, 2015’te High-Flyer adında bir yatırım fonu kurmuş.
Çoğu insanın “Oh, artık köşeyi döndüm” deyip lüks bir hayata yelken açacağı bir noktada o farklı düşünüp, yatırım fonunu yapay zeka algoritmalarıyla yönetmeye başlamış. 2021’e gelindiğinde fon tamamen yapay zeka kontrolüne geçmiş. Milyarlarca dolarlık işlemleri bir anlamda botlara emanet etmiş… Cesur hareket, değil mi?
Ama asıl “çılgınlık” bundan sonra başlıyor. Liang, ABD’nin Çin’e yönelik çip kısıtlamaları gelmeden önce yaklaşık 10.000 (bazı kaynaklara göre 50.000!) Nvidia yapay zeka çipi almış. Bunları ne yapacak diye merak ediyorsanız, cevap ilginç: Para kazanmak için değil, saf bilimsel merak için yapay zeka araştırmalarına başlamış.
“Bana ticari bir gerekçe bulsanız bile bulamazsınız” diyor bir röportajında. “Çünkü temel bilim araştırmalarının yatırım getirisi çok düşük. OpenAI’nin ilk yatırımcıları para kazanmayı düşünerek yatırım yapmadılar, gerçekten bir şeyler yapmak istedikleri için yaptılar.”
Yani ilham kaynakları o zamanlar gerçekten de şimdikinden çok daha açık olan Open AI. İşte bu genç girişimci kendi takımını kurarken de deneyimli profesyoneller yerine yeni mezun doktora öğrencilerini tercih etmiş. Çin’in en iyi üniversitelerinden en parlak gençleri toplamış. Neden mi? “Gençler, faydacı düşünmeden kendilerini tamamen bir misyona adayabilirler” diyor yine bir röportajında.
Bu yaklaşım, tipik şirket kültürüne taban tabana zıt. Düşünün, çoğu teknoloji şirketi en deneyimli çalışanlar için birbirleriyle yarışırken, DeepSeek akademik başarısı olan ama iş tecrübesi olmayan gençlere şans veriyor. Ve bu gençlerin önüne de şöyle bir misyon koyuyor: “Dünyanın en zor sorularını çözeceğiz.”
İşte bu genç ekip, kısıtlı kaynaklarla inanılmaz işler yapmaya başladılar. Kasım 2023’te, ilk hamle olarak DeepSeek Coder’ı ücretsiz ve açık kaynak olarak yayınladılar. Ardından aynı yıl DeepSeek LLM’i duyurdular. Mayıs 2024’te piyasaya sürdükleri DeepSeek-V2 ile yapay zeka dünyasında bir fiyat devrimi başlattılar – milyon token başına sadece 2 Yuan (yaklaşık 0.3 dolar) gibi inanılmaz bir fiyat. Aralık 2024’te çıkardıkları V3 modeli, Meta’nın Llama 3.1’inin eğitimi için harcadığı işlem gücünün onda biriyle, GPT-4o ve Claude 3.5 Sonnet’le yarışır performans gösterdi. Ve son olarak geçen hafta Ocak 2025’te matematik ve mantık problemlerinde uzmanlaşan R1 modelini yayınladılar ve ChatGPT’yi App Store’da geride bıraktılar. Tüm bunlar 1 yıl 2 ay süren bir dönemde oldu. Son çıkardıkları reasoning modeli Open AI’ın reasoning modelinden 49 gün sonra çıktı. İşte bu genç takım, her seferinde daha az kaynakla daha fazlasını başararak, yapay zeka dünyasının yerleşik kurallarını adeta yeniden yazıyorlar.
Şimdi bu konulara uzak ve kendini güncellemek isteyenler için 2025’in başı itibariyle yapay zeka dünyasının öncü oyuncularını bir hatırlatayım. Sahada kimler var bir bakalım.
Forvet hattında, gol krallığı için yarışan iki güçlü isim var: GPT-4 ve Claude 3.5 Sonnet. Yapay zeka deyince ilk akla gelen ve düzenli olarak kendilerine para ödenen oyuncular bunlar. GPT-4, adeta sahada her şeyi yapabilen bir Messi gibi – yaratıcı, çevik, neredeyse her pozisyonda etkili. Claude 3.5 ise daha çok Ronaldo tarzı bir oyuncu; analitik, disiplinli ve özellikle akademik konularda müthiş isabetli şutlar çekiyor. GPT-4 Open AI tarafından geliştiriliyor ama kapalı bir sistem – yani “devlet sırrı” gibi, nasıl çalıştığını tam olarak bilmiyoruz. En iyi altyapılardan biri onlarda ve bu altyapıyı güçlendirmek üzere videonun başında da söylediğim gibi 500 milyar dolarlık, yarım trilyon dolarlık bir yatırımı açıkladılar. Ha bu arada tabiki en pahalı servislerden biri.
Orta sahada, oyun kurucu pozisyonunda Meta’nın Llama 3.1’i var. Açık oyun tarzıyla dikkat çekiyor, takım arkadaşlarıyla pas alışverişinde ve herkesin oyuna katılmasını sağlıyor. Topun hakimi olmasa da oyunun akışını yönlendiriyor. Meta, yani Instagram, Facebook ve WhatsApp gibi sosyal iletişimin dizginlerini elinde tutan bir şirket geçen haftaya kadar açık kaynak kodlu yapay zeka dünyasının da lideriydi.
Ve işte onu liderliğinden eden sahaya yeni çıkan yıldız adayımız: DeepSeek R1. Henüz çok genç ama müthiş bir potansiyel gösteriyor. Minimum eforla maksimum sonuç alma konusunda uzman. Özellikle matematik ve mantık gerektiren pozisyonlarda rakip savunmayı adeta dağıtıyor. Üstelik bonservisi de rakiplerine göre çok uygun! Neredeyse bedava.
Çin liginin güçlü ekibi Alibaba’nın Qwen 2.5’i ise özellikle Asya pazarında etkili olan bir kanat oyuncusu. Kendi bölgesinde çok sevilip sayılıyor ama Batı dünyasının çok da umurunda olmayan biri.
Tribünlerde ise yatırımcılar ve teknoloji devleri var. Özellikle Microsoft, Google ve Nvidia gibi devler, adeta büyük kulüp başkanları gibi, hangi oyuncuya yatırım yapacaklarını düşünüyorlar. Ancak DeepSeek’in düşük maliyetli yüksek performansı, işte transfer piyasasının dengelerini alt üst etmiş durumda.
Bu oyun yeşil sahada oynansaydı herhalde böyle açıklayabilirdik. Ama küresel teknoloji rekabetinin asıl büyük maçı, ekonomi ve inovasyon arenasında oynanıyor ve ortada çok daha büyük bir ödül var: yapay zeka üstünlüğünü ele geçirmek.
Wall Street’te yaşanan son deprem, aslında bu rekabetin ne kadar ciddi boyutlara ulaştığının en net göstergesi. Yaşanan değer kayıpları bu işin artık sadece bir teknoloji yarışı değil, aynı zamanda bir güç mücadelesi olduğunu gösteriyor.
Bunun sebebi de kısıtlamalar elbette. ABD, Çin’e yapay zeka çiplerini satmayı engelliyor. Öyle olunca da Çinli şirketleri daha verimli çözümler üretmeye çalışıyor.
Aslında bu senaryoyu daha önce de gördük. Huawei örneğini hatırlayın: ABD yaptırımları sonrası Google servislerini kullanamayınca kendi işletim sistemini (HarmonyOS) geliştirdi ve şimdi bu sistem Çin’de ciddi bir pazar payına sahip.
5G teknolojisinde de benzer bir örnek var. Yine Huawei’ye yönelik kısıtlamalar, şirketi kendi çip setlerini ve telekomünikasyon ekipmanlarını geliştirmeye zorladı. Sonuç? Huawei şu anda 5G patentlerinin büyük bir kısmına sahip.
Benzer bir hikaye elektrikli araç bataryalarında yaşandı. ABD ve Avrupa’nın teknoloji kısıtlamaları, Çin’i kendi batarya teknolojisini geliştirmeye itti. Bugün BYD gibi Çinli şirketler, dünya elektrikli araç batarya pazarının yarısından fazlasını kontrol ediyor.
Yarı iletken çiplerde de aynı trend devam ediyor. SMIC gibi Çinli çip üreticileri, Amerikan ekipmanlarına erişimleri kısıtlandığında kendi üretim yöntemlerini geliştirdiler. Her ne kadar en ileri teknolojiye sahip olmasalar da, orta segment çip üretiminde önemli ilerlemeler kaydettiler.
Yani bu tür kısıtlamalar Çinli şirketleri daha verimli çalışmaya zorladı. “Bizi öldürmeyen güçlendirir.” DeepSeek, Meta’nın Llama 3.1 modelinin eğitimi için harcadığı kaynağın onda biriyle ona benzer (hatta bazı alanlarda çok daha iyi) sonuçlar elde etti.
Tabi her büyük başarı hikayesinde, bir “hikaye payı” da bırakmak lazım. Videonun başında koyduğumuz asteriskleri açalım şimdi de. Çünkü DeepSeek’in bu hızlı yükselişi de bazı soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Teknoloji dünyasından bazı analistler, araştırmacılar, kullanıcılar çeşitli endişelerini dile getiriyorlar.
En ciddi iddialardan biri, DeepSeek’in aslında ChatGPT’yi taklit ettiği yönünde. Bu şüpheleri güçlendiren ilginç bir detay da gösteriyorlar: DeepSeek V3 modeli yani bir önceki model, bazı kullanıcılar “sen hangi modelsin?” diye sorduğunda kendini “ChatGPT” olarak tanıtıyormuş. TechCrunch’daki bir habere göre, bu durum modelin eğitim verilerinde bir sorun olabileceğini gösteriyor. Yani bu model ChatGPT’nin yanıtlarıyla eğitilmiş olabilir deniyor.
Reddit’teki teknoloji topluluklarında bazı kullanıcılar, DeepSeek’in iddia edilen performans testlerinin güvenilirliğini sorguluyor. Özellikle matematiksel problem çözme yetenekleri konusunda bazı kullanıcılar, modelin gerçek performansının açıklanan benchmark testlerindeki kadar iyi olmadığını iddia ediyor.
BGR gibi teknoloji yayınları, DeepSeek’in Çin menşeli olması nedeniyle veri güvenliği konusunda uyarılarda bulunuyor. Özellikle şu sorular öne çıkıyor:
Kullanıcı verilerinin nasıl işlendiği ve nerede saklandığı
Çin hükümetinin bu verilere erişim imkanı
Şirketin gerçek finansman kaynakları ve bağlantıları
Bazı analistler, DeepSeek’in açıkladığı maliyet rakamlarına şüpheyle yaklaşıyor. 6 milyon dolarlık geliştirme maliyeti iddiası, sektör standartlarına göre inanılmaz derecede düşük.
Öyle olduğu için de şirketin gerçek maliyetleri gizlediği veya başka kaynaklardan destek aldığı şüphesi var diyorlar.
Daha radikal eleştirmenler, DeepSeek’in başarısının arkasında farklı motivasyonlar olabileceğini öne sürüyor:
Batı’nın yapay zeka yatırımlarını baltalama girişimi
Teknoloji şirketlerinin değerini düşürme stratejisi
Çin’in teknolojik üstünlük propagandası
gibi şeyler…
Tabi bu eleştirileri değerlendirirken dikkatli olmak lazım. Teknoloji dünyasında, özellikle de Çin kaynaklı yeniliklere karşı bir takım önyargılar var. Haklı olup olmadığından bağımsız olarak bu tür yargılar bu tartışmaları körüklüyor olabilir.
Ayrıca, her yeni ve başarılı girişimin başlangıçta benzer şüphelerle karşılaştığını unutmamak gerek.
Bir de sansür konusu var. Çin için hassas konuları araştırdığınızda buna sansür uyguluyor. Politik konularda, siber güvenlik sorularında ve etik tartışmalarda bunu görebiliyoruz. Tabi tarafsız bir yapay zeka olabilecek mi bunu da bilmiyorum. Çünkü Batılı modeller de kendi biaslarına sahip: OpenAI’nin GPT modelleri genellikle Batı liberal değerlerini yansıtıyor,
Claude belirli politik konularda tutarlı bir şekilde “progressive” bir duruş sergiliyor, Google’ın modelleri ise şirketin kurumsal değerlerini yansıtan yanıtlar veriyor. Yani ortada “sansürlü Doğu’ya karşı özgür Batı” gibi bir durum yok; her model, geliştirildiği kültürel ve kurumsal bağlamın izlerini yansıtıyor.
Ben burada sistemin açık kaynaklı olmasının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Mesela evinizdeki normal bir bilgisayara DeepSeek’in küçük bir versiyonunu indirip kurabilirsiniz.
Neden önemli bu? Çünkü normalde ChatGPT gibi yapay zeka servisleri sadece bulutta çalışıyor. Yani her soru sorduğunuzda internete gidiyor, OpenAI’nin sunucularında işleniyor ve cevap geliyor. Ama DeepSeek’in açık kaynaklı olması sayesinde, tıpkı bir Word ya da Excel programı gibi, direkt bilgisayarınızda internetsiz bile çalışabilen versiyonlarını kurabiliyorsunuz.
Bunlar bulut versiyonu kadar güçlü ve hızlı değil. DeepSeek’in farklı “boyutları” var. En büyük versiyonu yine dev sunucular gerektiriyor ama daha küçük versiyonları normal bilgisayarlarda çalışabiliyor. Ortalama bir oyun bilgisayarınız varsa (yani iyi bir ekran kartı ve en az 16GB RAM), DeepSeek’in 7B model denen versiyonunu çalıştırabilirsiniz.
Bu size ne kazandırıyor?Verileriniz kendi bilgisayarınızda kalıyor, yani gizlilik açısından çok daha güvenli. Üstelik bulut servislerine para ödemenize de gerek kalmıyor. Az önce söylediğim sansür, bazı konularda yanlı olma ve tabiki halüsinasyon görebilme gibi zayıf yönlerini aklınızda tutmak kaydıyla bu yöntemi de tercih edebilirsiniz.
İşin güzel tarafı artık maliyetler gerçekten de düşmeye başlamış olması.
Dev şirketlerin bile artık meselenin sadece para harcamak değil, kaynakları ne kadar verimli kullandığımızı zor yoldan öğrenmeye başlaması.
İşte piyasalar da bu yeni duruma adapte olmaya çalışıyor. Bu düşüşler tesadüf değil. Piyasa, yapay zekanın geleceğini yeniden değerlendiriyor. Artık sadece büyük veri merkezleri ve güçlü donanımlar değil, yazılım optimizasyonu ve verimlilik ön plana çıkıyor.
Bazı uzmanlar hala bu düşüşlerin geçici olduğunu savunsa da ortada çok büyük bir güç mücadelesi olduğu aşikar. Yani bu savaş daha yeni başlıyor. Dedik ya bu olay uzay yarışını başlatan Sputnik anı gibi. Yapay zeka dünyasının uzayında kim öne geçecek onu hep beraber göreceğiz.
by Barış Özcan
Comments