Herkes bazı acı verici duygular yaşayabilir. Kaygı ve kederden, utanç ve hayal kırıklığına kadar, duygusal acı hem evrensel hem de kaçınılmaz bir durumdur. Yine de duygusal acılara nasıl tepki verdiğimiz, kişiden kişiye göre önemli ölçüde değişiklikler gösterebilir. Birçok insan için duygusal acılar, olumsuz düşüncelere, kendini yenilgiye uğratan davranışlara ve giderek daha acı verici duygulara neden olabilir. Bazıları, duygusal acıdan çabucak sıyrılmış gibi görünse de.
Fark şudur: Duygusal olarak dayanıklı insanlar, kendilerini tüketmeden derin seviyelerde acılarını yaşayabilir. Zorlu ruh halleri, acı verici duygular ve travmatik deneyimlerden geri dönebilme yeteneği bir süper güç gibi görünse de, göründüğü kadar da süper değildir.
1| Gerçekliği olduğu gibi kabul etmek
Gerçek olanı inkar ediyorsanız, duygusal olarak dayanıklı olamazsınız. Duygusal acı da dahil olmak üzere her türlü acıdan kaçınmak insanın doğasının bir sonucudur. Kim üzgün olmak yerine mutlu olmayı tercih etmek istemez ki? Endişeli olmak ister misiniz? Suçluluk ve utanç duymayı kim ister ki?
Duygusal acıdan kaçınmak için hepimiz savunma mekanizmaları geliştiriyoruz, ki zor ruh hallerinin ve duyguların acısını önlemek için tasarlanmış ince stratejilerdir bunlar. Kullandığımız en güçlü savunma stratejilerinden biri de inkârdır.
İşte şöyle…
Diyelim ki, eşiniz son birkaç ay içinde ilişkiniz konusunda biraz daha uzak ve kopuk bir davranış içine girmiş olsun. Ayrıca çalıştığı ofiste yeni bir (ve çok çekici) iş arkadaşıyla uzun saatler çalışarak şaşırtıcı derecede zaman geçirdiklerini de gözlemlediğinizi varsayalım. Doğal olarak aklınızdan, eşinizin bir ilişkisinin olabileceği veya tehlikeli bir yakınlaşmanın olabileceği fikri geçer.
Ama bu fikir aklınıza girer girmez, duygusal bir endişe ve dehşet dalgası yaşarsınız, ve o an kendinize “Ah, bu çok aptalca … böyle bir şey falan yok” dersiniz. Ve bu şekilde onunla yaşamaya devam edersiniz, mesafenin gittikçe arttığını fark eder ama kendinize sürekli “her şey yolunda” demeye devam edersiniz.
İşte bu inkardır.
Eşinizin sizi aldattığını kabul etmenin potansiyel acısı çok büyük olduğundan, bunun bir olasılık olduğunu bile inkar edersiniz ve sorunu görmezden gelerek ve her şeyin yolunda olduğunu düşünerek hayatınıza devam edersiniz.
İnkar kısa vadede kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar, uzun vadede ise sizi çok yıpratır.
Gerçek olan eninde sonunda her zaman gelip sizi bulur. Ancak tüm zamanınızı bir şeylerin yolunda olduğunu düşünerek harcadıysanız, kendinizi gerçekten zor bir şeye hazırlamak için düzeltici önlemler almaktan da kaçınıyorsunuz demektir. Bu ise sizi duygusal olarak daha kırılgan ve zayıf kılar; ki dayanıklılığın aksine.
Duygusal olarak dayanıklı insanlar gerçekle hızlı bir şekilde yüzleşmeye ve kısa süreli acıya katlanmaya isteklidir; çünkü uzun vadede daha iyi sonuçlara yol açtığını bilirler:
Kederleriniz üzerine konuşmak zordur, ancak konuşmak onlarla başa çıkmak için alkol kullanmaktan çok daha sağlıklı olanıdır.
Korkularınız ve endişelerinizle yüzleşmek, uzun vadede daha iyi ve güvende hissetmenizi sağlar.
Savunma yapmak ve başkalarını suçlamak yerine hatalarınızı hızlı bir şekilde kabul etmek hayatı uzun vadede çok daha kolay hale getirir.
Duygusal olarak dayanıklı insanlar, gerçeklikle başa çıkmanın zor, ama güçlendirici olduğunu da iyi bilirler. Bu şekilde öğrenir, büyür ve duygusal olarak güçlü olurlar.
Günün sonunda gerçeklik her zaman kazanır. Başından beri kazanan tarafta olmak en doğrusu değil mi?
2| Bir amaç duygusu edinmek
Bir haritanız varsa kaybolmanız çok daha küçük bir ihtimaldir. Kronikleşmiş endişe duygusunu bir düşünün: Sessiz bir anınızda, zihniniz genellikle endişe ve korkuya sürüklenir, bu da endişe ve stresin kısır döngüsü içinde sıkışıp kalmanıza neden olur.
Endişelenmeye devam etmemeniz gerektiğini bilirsiniz aslında, ancak dikkatinizi endişelerinizden uzaklaştırmak oldukça zordur. Sanki hayatınızdaki negatiflikler, zihninizi onlara doğru çekmeye devam eden yoğun zihinsel yerçekiminin etkisine kapılmış gibidir. Ve bir anlığına başka bir şeye odaklanmayı başarsanız bile, endişeler ve olumsuzluklar dikkatinizi kaybetmenize neden olur.
Duygusal olarak dayanıklı insanların da endişeleri ve korkuları vardır elbette. Aradaki esas fark, yaşamlarında negatiflikleri ‘aşan’ güçlü, zorlayıcı pozitifliklere sahip olmalarıdır.
Örneğin: Düşünmek ve motive olmak için heyecan verici bir hobiniz varsa endişelenmekten kaçınmak çok daha kolaydır. Dört gözle bekleyeceğiniz yeni ve heyecan verici fırsatlarınız varsa, hayal kırıklıklarını ve kızgınlıkları terk etmek çok daha kolaydır.
Başka bir deyişle:
Duygusal olarak dayanıklı insanların gizli silahı; güçlü bir amaç duygusudur. Hayatınızda sizin için anlamlı, eğlenceli ve gerçekten heyecan verici olan birden çok şey olduğunda, olumsuz düşünce ve davranış kalıpları ile mücadele etmekten kaçınmak çok daha kolay hale gelir.
Fakat duygusal olarak dayanıklı insanlar sadece güçlü bir amaç duygusuna sahip oldukları için şanslı değildir… Ayrıca yaşamları boyunca aktif olarak bir takım amaçlar geliştirirler:
Yeni zorluklarla karşılaşmak için arayış içindedirler çünkü zorluklara karşı meydan okumak; beraberinde heyecan, başarı ve gurur getirir.
Yeni ilgi alanlarına ve hobilere bağlı kalırlar çünkü iyi şeylerin her zaman iki veya üç kat daha pozitif duygular yarattığını bilirler.
Merak duygusuyla, yeni fikirlere ve insanlara ilgi duymaya ve onlara açık olmaya çalışırlar.
Duygusal olarak dayanıklı insanların hayatlarında güçlü bir amaç duygusu her zaman vardır. Ancak ‘amacın’ düşündüğünüz kadar görkemli ve muhteşem bir şey olması gerekmediğinin de farkında olmalasınız. Haftalık gerçekleştirdiğiniz bir hobi veya küçük bir şey kadar da basit olabilir.
Duygusal olarak daha dayanıklı olmak istiyorsanız, kucağınıza düşmelerini beklemek yerine, hayatınızda küçük amaç ve anlam parçaları geliştirmeye çalışın.
3| Değişime adapte olmak
Dayanıklı insanlar değişimi bir tehdit olarak değil, bir fırsat olarak görür. Birçok insan için ise değişim tehdit demektir. Ya da en azından bir duygusal rahatsızlık sebebidir. Ve böylece, duygusal olarak dayanıklı insanlar, hayattaki değişikliklerle birlikte gelen duygusal rahatsızlığı en aza indirgemek için, bilinçli ve bilinçsiz olarak işleri sabit ve istikrarlı tutmaya çalışırlar.
İster hoşunuza gitsin, ister de gitmesin; değişim kaçınılmazdır:
Sevdiğiniz insanlar ölür ya da ayrılır. İş ve kariyer gelir ve gider. Arkadaşlıklar gelişir ve değişir. Planlar bozulur veya mahvolur. Hedefler ve öncelikler hava durumu gibidir. Hayat bir değişimden ibarettir.
Ve değişim ile başa çıkmak konusunda çok iyi değilseniz, engebeli bir yolculuktasınız demektir:
Değişime karşı koyan insanlar genellikle kronik olarak kırgın ve hayal kırıklığı içindedir, çünkü hayat asla planlarına göre hareket etmez. Değişimden korkan ve bundan kaçınmaya çalışan insanlar; kronik olarak endişeli ve bunalmış insanlardır. Kişilerarası değişime karşı dayanıksız insanlar da genellikle yalnız ve izoledirler, zira incinme korkusu samimi olmalarına izin vermez.
Duygusal olarak dayanıklı insanlar ise, değişimi; büyümek, heyecan duymak ve yeni deneyimler edinmek için bir fırsat olarak görürüler ve onu kucaklarlar.
Bu, her şeyin iyi olduğunu ve her zaman en iyisi için çalıştığını iddia edecek kadar iyimser oldukları anlamına da gelmez, ki değişimin zor ve korkutucu bir şey olduğunu da kabul ederler. Ancak buna ek olarak, fırsat ve faydanın sıkıntı ve mücadeleyle nasıl bir arada olabileceğini görmek için çabalarlar:
Bir işi kaybetmek, ilgi alanlarınıza ve yeteneklerinize daha uygun yeni bir kariyeri keşfetmek için bir fırsat olabilir.
Yazdığınız kitabın yayıncı tarafından reddedilmesi, sizin ve kitabınız için daha uygun bir yayıncı bulma fırsatı olabilir.
Yeni bir şehre taşınmak, yeni ilgi ve tutkuları keşfetmek için bir fırsat olabilir.
Bakın, bu muhtemelen basmakalıp ve klişe gibi geliyor olabilir. Ancak sıkıntı ve zorlukları birer fırsat olarak görmek; ucuz bir slogan veya anlamsız bir mantra değil; aslında hayati öneme sahip psikolojik bir beceridir. Ve duygusal olarak daha dayanıklı olmak istiyorsanız, muhakkak pratik de yapmalısınız.
4| Duyguları değil, dikkati kontrol etmek
Duygularınızı hava durumunu kontrol edebileceğinizden daha iyi kontrol edemezsiniz.
Duyguları kontrol etme kavramı aslında yanlış bir kavramdır; ya da en azından yanıltıcıdır. İnsanlara duygularını düzenlemeleri ve kontrol etmeleri söylendiğinde, endişe veya öfkeleri üzerine fren pompalamak gibi duygularını da doğrudan kontrol edebileceklerini varsayarlar.
Fakat duygular bu şekilde çalışmaz. Hiçbir duyguyu doğrudan etkileyemez ve kontrol edemezsiniz.
Mutluluk kadranınızı açamazsınız. Kaygınızdaki frenleri çarptıramazsınız. Motivasyon düğmesine basamazsınız.
Duygularımızı ancak dolaylı olarak nasıl düşündüğümüz ve nasıl davrandığımız ölçüsünde etkileyebiliriz:
Kendinize bir ezik olduğunuzu söylerseniz, üzüntünüz muhtemel artacaktır.
Kendinize hata yapmanın normal olduğunu ve sorunu gerçekten nasıl çözeceğinizi bildiğinizi hatırlatırsanız, muhtemelen kendisinizde biraz cesaret bulacaksınız.
Motivasyon eksikliğine rağmen bu makalenin ilk paragrafını yazdıysanız, muhtemelen ikinci paragrafı yazmak için biraz daha kendinizi motive olmuş hisseceksiniz.
Farklı hissetmek istiyorsanız, farklı düşünmeniz ve davranmanız gerekir.
Ancak düşüncelerinizi ve davranışlarınızı değiştirmenin yolu da dikkatinizi yönlendirmenizle ilgilidir:
Kendinizi bir ezik olarak düşünmeyi bırakmak için, dikkatinizi başarılı olduğunuz anılara kaydırmanız gerekir.
Hataların normal olduğunu ve kendinizi cesaretlendirmek için dikkatinizi hatalardan uzaklaştırıp onlardan neler öğrenebileceğinize kaydırmanız gerekir.
Bu makalenin ilk paragrafını motivasyonuz olmamasına rağmen yazmak için, dikkatinizi tüm dikkat dağıtıcı şeylerden uzaklaştırmanız ve klavyenize odaklamanız gerekir.
Duygusal olarak dayanıklı insanlar, duyguları doğrudan kontrol etmeye çalışmanın aptalca bir çaba olduğunu iyi bilirler. Zaman ve enerji kaybı olmasının yanı sıra, aslında geri de tepebilir bu çaba: Çözülmesi gereken problemler gibi zor duyguları tedavi ettiğinizde, beyninizi kendi duygularınızdan korkacak şekilde eğitebilirsiniz.
Bunun yerine, duygusal olarak dayanıklı insanlar, nasıl hissettiklerini geçici olarak görmezden gelmek ve odaklanmak istediklerinin kontrolünü ele geçirmek için bir ustalığa sahiptir.
Sonuç olarak, duygusal olarak daha dayanıklı olmak istiyorsanız, dikkatinizi daha iyi kontrol edebilmelisiniz.
5| Duygularla savaşarak değil, merak ederek mücadele etmek
Sürekli acı verici duygulardan kurtulmaya çalışıyorsanız, aslında beyninizi onlardan korkması için eğitiyorsunuz demektir.
Duygusal olarak kırılgan insanların ayırt edici özelliği, kendi duygularından korkmalarıdır:
Üzgün olma konusunda endişeli olurlar. Endişeli hissettikleri için sinirlenirler. Sinirlendiklerinde kendilerini suçlu hissederler.
Ve acı verici bir duyguyu hissetmekten çok korktuklarından dolayı, hayatlarını acı verici duygulardan kaçınmak için planlarlar:
Utanç duymalarını sağlayacak sosyal durumlardan kaçınırlar.
Başarısızlık korkusu nedeniyle iş yerinde yeni zorlukları üstlenmekten kaçınırlar.
Eşlerinin kızması ve üzülmesine karşı duydukları korku nedeniyle onlarla zor konuşmalar yapmaktan kaçınırlar.
Ve tüm bu acı verici duygulardan kısa vadede kaçınmak aslında ‘uzun vadede’ yıkıcıdır.
Acı veren bir duygudan kurtulmak veya kaçmak istediğinizde, beyninize acı veren duyguların tehlikeli olduğunu öğretirsiniz, ki tehditler yakından izlenecek ve daha sonra karşılaşıldığında ortadan kaldırılacak veya kaçacaksınız demektir.
Bu, acı verici bir duyguyu tetikleyebilecek herhangi bir şeye veya herhangi birine karşı sürekli bir hiper uyanıklığa yol açar. Ve her zaman böyle yaşamanın stresi kaçınılmaz ve acımasızdır.
Ama bunun da ötesinde, acı verici bir duygu ile karşılaştığınızda stres yoğunluğunuz artar, çünkü yaşadığınız diğer zor duyguların üzerine ikinci bir korku katmanı eklemişsinizdir.
Duygusal olarak dirençli insanlar, onlardan kaçınmaya çalışmak yerine zor duyguları merak etme alışkanlığına sahiptir.
Onlardan kaçmak yerine acı verici duygulara yaklaşırlar. Duygularına komut vermek yerine nasıl hissettikleri hakkında sorular sorarlar.
Acı çekiyorsa duygularını anlaşılır olarak doğrularlar.
Duygularınıza karşı bir merak tutumu geliştirin ve inanabileceğinizden çok daha yönetilebilir hale geleceklerini görün. Ve hayal ettiğinizden çok daha dayanıklı olacağınızın farkına varın.
Özetle bilmeniz gerekenler
Duygusal olarak dayanıklı insanlar, iç alemlerinde boğulmadan acı verici duygular yaşayabilirler. Ve sırları; zor duygular ile sağlıklı bir ilişki geliştiren alışkanlıklar geliştirmeleridir.
Daha duygusal olarak dayanıklı olmak istiyorsanız, aşağıdaki alışkanlıkları edinmeye çalışmalısınız:
Gerçekliği olduğu gibi kabul edin.
Bir amaç duygusu edinin.
Değişime adapte olun.
Duygularınızı değil, dikkatinizi kontrol edin.
Duygularınızla savaşarak değil, merak ederek mücadele edin.
Çok güzel bir yazı, elinize sağlık :)