Arkadaşlar merhabalar, artık okuduğum kitaplardan küçük anekdotlar ve kitapları tanıcı içerikler paylaşmayı istiyorum, zira okuma oranımızın giderek yerlerde süründüğü günümüzde dijital dünyanın bizleri okumanın düşünmenin ve üretmenin kıyısından giderek uzaklaştırdığı ve çaresiz bir şekilde dijital denizin ortasında bıraktığı bir gerçekle yüz yüzeyiz ki kitaplara dönmenin ve gerçek dünyanın kıyısına demir atmanın zamanı geldi de geçiyor… Okuyalım, okutalım, okunalım…
Efsaneler bazen denizden, bazen aşktan ve bazen de ateşten gelirler. Aşktan, ateşten ve denizden gelenler bazen ışık olurlar, efsaneyi yazmak da efsaneye dahildir. Bir çağı haritalarda bulamazsınız. Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir. Girdaplarda yüksek idealler saklı olabilir ki onları bulup çıkarmak gerekir.
Bu kitapta İstanbul, Gırnata, Madrid, Roma ve Akdeniz; aşk diliyle kuşatıldı ve fethedildi. Akdeniz, aşk kaleminin haritasıyla yeniden çizildi. Kılıç kılıca, cevher çeliğe çarptı, varlık da yokluğa. Ve hep bir yol vardı kalplerden denizlere… Derin denizler, büyük aşklar için atlas olup dokundu kilim misali. İskender Pala, bir çağı ve o çağın efsanelerini dile döktü ve kağıda nakşetti.
Barbaros Hayrettin Paşa’yı…
Sonra bir gül sepeti getirdi ve Isırılmış üç elmayı anlattı…
Barbaros Hayrettin Paşa ve denizlerde şehit olanların aziz hatırasına…
Barbaros Hayrettin Paşa
Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa, savaş dehası ve denizcilik bilgisiyle tanınıyor. Onun döneminde Osmanlı Akdeniz’de en parlak günlerini yaşadı.
“Barbaros Hayreddin Paşa, Osmanlı Devleti tarihinin ünlü Türk denizcilerinden, kaptan-ı derya olarak Osmanlı İmparatorluğunun ilk kaptan paşası ve Kaptan-ı deryasıdır. Akdeniz’de Osmanlı egemenliğini pekiştirdi, öyle ki bu deniz bazı tarihçilerce bir “Türk Gölü” olarak anıldı.” Vikipedi
Asıl adı “Hızır Reis” olan Barbaros Hayreddin Paşa, Osmanlı tarihinin en ünlü ve başarılı denizcilerindendir. 1478’de Midilli Adası’nda dünyaya geldi.
Batılılar ağabeyi Oruç Reis’e havuç rengine çalan kırmızı sakalı nedeniyle, İtalyanca kırmızı sakal anlamına gelen “Barbarossa” adını verdi. Ağabeyi öldükten sonra bu lakap Hızır Reis’e miras kaldı.
Hızır Reis’e Hayreddin adını ise Yavuz Sultan Selim koydu.
Oruç Reis, kardeşi İlyas ile birlikte deniz ticareti yaparken, Rodos Şövalyeleri’ne tutsak düştü. Kurtulduktan sonra, ticaretle uğraşmak yerine korsan olmaya karar verdi. Bir süre sonra kardeşi Hızır Reis de ticareti bırakıp ona katıldı. Barbaros Paşa, ağabeyi Oruç ile Kuzey Afrika kıyılarında korsanlık yaparken ünü Akdeniz’e kadar yayıldı.
Barbaros’un denizcilik bilgisi
Barbaros kardeşler 1515’te Cezayir’i ele geçirerek, Cezayir Krallığı’nı kurdu. Cezayir Kralı olarak devletin başına geçen Oruç Barbaros (Oruç Reis), 1518’de İspanyollar ile yapılan bir savaşta öldü.
Ağabeyinin ölümünden sonra Cezayir Kralı olan Barbaros Paşa, İspanyollar ile savaşmaya devam etti. Kazandığı başarılar sayesinde ünü daha da çok yayıldı.
1533’te Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros’u devlet hizmetine çağırdı ve Barbaros’u Osmanlı donanmasına Kaptan-ı Derya atadı.
Akdeniz’i Osmanlı egemenliğine geçiren Barbaros Hayreddin Paşa’nın savaş dehası ve denizcilik bilgisi en üst seviyedeydi. Onun sayesinde Osmanlı İmparatorluğu en parlak dönemini yaşadı.
Değerli denizciler yetiştirdi
Barbaros Paşa, Osmanlı sınırlarını Fas’a kadar uzattı. Aynı zamanda değerli denizciler yetiştirdi, tersaneyi geliştirdi. Bu denizcilerin en ünlüleri Turgut Reis, Salih Reis, Piri Reis, Murat Reis, Seydi Ali Reis ve Kılıç Ali Reis’tir. Osmanlı deniz gücü onun yetiştirdiği denizciler sayesinde varlığını uzun süre sürdürdü.
Türk denizciliğine altın çağını yaşatan Barbaros Hayreddin Paşa, 1534 yılında fiilen başladığı yeni görevinde 12 yıl süreyle çok büyük ve önemli seferler yaptı, birçok zafer kazandı. Bunlar Tunus, Mayorka, Pulya, Korfu, Venedik, Adalar Denizi ve Akdeniz Seferleri ile özellikle 27 Eylül 1538 tarihinde Andrea Doria komutasındaki Haçlı Donanması’na karşı kazandığı Preveze Deniz Zaferi ile Fransa Kralı’nı himaye için yaptığı Nice Seferi.
Deniz sesi işitilen bir yere gömülmek istedi
1544’te İstanbul’a dönen Barbaros Hayreddin Paşa, 4 Temmuz 1546’da Beşiktaş’ta bulunan yalısında hayatını kaybetti.
Hayreddin Paşa’nın türbesi, vasiyetinde “deniz sesi işitilen bir yere gömülmek” istediğini belirtmesinden dolayı Beşiktaş’tadır.
Şair Yahya Kemal Beyatlı, Barbaros’u şu sözlerle anlatıyor:
“Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor? Barbaros, belki donanmayla seferden geliyor. Adalar’dan mı? Tunus’tan mı?, Cezayir’den mi? Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi, Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor. O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?”
TRT Haber
Comments