Black Friday’i her zaman Stoacılığı uygulamak açısından mükemmel bir gün olarak değerlendiriyorum. Tüm şirketler bizi ürün ve hizmetlerini almaya ikna etmeye çalışırken, ben de zihnimi güçlendirmeye zaman ayırıyorum. Bunu Seneca’dan öğrendim.
Bunu Lucilius’a şöyle yazmış: “Zihin dışında hiçbir şeyin hayranlığı hak etmediğini düşünün, ki kendisini büyük görmek dışında başka hiçbir şeyi büyük saymaz.”
Stoacılar bizi şimdi görmeli! Öz değerimizi sahip olduğumuz bir takım şeylerle sık sık karıştırırız. “Değerli bir saatim varsa, bu değerli olduğum anlamına gelir, değil mi?” Tabii ki de değil. Ve “saatinizi” başka herhangi bir şeyle de değiştirebilirsiniz. Mesela özel bir araba, çanta, takım elbise, elbise, ayakkabı, TV, ses sistemi, yada adını siz koyun… Değerimizi belirtmek için bu tarz mülkleri kullanırız. Bir Stoacı için ise, alabileceğiniz en düşük değerli şeylerdir bunlar. Zira stoacılar zihne hayranlık duyar, fakat kimsenin malına değil.
İlk “havalı” arabamı aldığım zamanı hatırlıyorum. 2013 yılıydı. Aile şirketimizle biraz para kazanmaya başlamıştım ve tasarruf etmek veya yatırım yapmak yerine V10 dizel motorlu bir araba almaya karar verdim. Bir jumbo jeti çekebilecek kadar yeterli torka sahip bir VW Touareg’di. Gururlanarak sürdüm bu canavarı. Ve diğer insanlardan arabam hakkında her zaman iltifat gördüm: “Vay canına, bu şeyi Top Gear’da gördüm. Bu bir 747 değil mi? Bu çok iyi.”
Benim onlara cevabım ise: “Teşekkür ederim” idi. Sanki araba benmişim gibi. Gerçek şu ki, iltifat edilen mal-mülk siz değilsiniz. İnsanlar sahip olduğumuz bir şeye iltifat ettiğinde, onu kişisel algılarız. Nesne ile kendimizi özdeşleştirmeye çalışırız yani.
Stoacılar mala ve mülke karşı kayıtsızdır zira alınabilen ve verilebilen her şeyin bir gün ortadan kalkabileceğinin farkındadırlar. Peki bu, günlük yaşamlarımız için ne anlama geliyor? Öz-değeriniz, sizden çıkarılamayacak şeylere bağlıdır. Bedenlerimiz bile kırılgandır, hastalığa ve yaşlanmaya maruz kalırlar. Ama zihin, bu farklı bir hikaye! Sadece çalıştığı sürece sizi hayal kırıklığına uğratmayacak tek şeydir o.
Seneca, “Evimize giren adam mobilyalarımızdan çok, bize hayran kalsın.” diyor.
Şimdi bu, boş bir evimiz olması gerektiği anlamına gelmez ve sadece insanlara “Bak ne kadar zekiyim!” dedirtmeyi de gerektirmez. Bu başka bir sinyal verme biçimidir. Stoacıların bilgileri veya yaşam tarzlarıyla başkalarını etkilemesine gerek yoktur. Ne kadar erdemli oldukları konusunda övünmezler. Dışarıdan, toplumla tamamen uyum içindedirler. Ama içlerinde bir filozof gibi yaşarlar. Tasarruflu davranırlar ama aynı zamanda bunu kendileri açısından bir cezalandırma muamelesi haline getirmezler.
Zira hayat aşırıya götürmek için çok kısa. Ve sadece maldan-mülkten ibaret olmadığını da unutmayın. Aksi takdirde, değer verdiğiniz bir şeyi kaybettiğiniz zaman, kendinizi daha eksik hissedersiniz. Sizi yeniden bütünleştirmek için yeni şeyler aramaya devam edin. Nefret ettiğiniz işleri, aslında ihtiyacınız olmayan şeyleri satın alabilmek için de yapmayın.
Tüm bunlar satın almaktan tamamen uzak durmamız gerektiği anlamına mı geliyor? Tabii ki de değil! Malzemeleri satıldıklarında her zaman toplu olarak satın alırım ben. Para tasarrufu yapmanın harika bir yolu bu bence. Ancak tüm günümü pazarlık yaparak ve alışverişle geçirmiyorum. Bir zamanlar antrenman teçhizatı için dört saat zamanımı ve dört yüz dolardan da fazla para harcamamın sebebiydi bu. Satın aldığım şeylerin üçte ikisini kullanmazdım ayrıca. Bu bana önemli bir ders oldu. Bir şeye ihtiyacım olursa eğer, o zaman o şeyi satın alıyorum artık. Ama günüme kaldığım yerden de devam ediyorum.
Kendinizi iyi hissetmek için bir şey satın almanıza gerek yok. Hiçbir şeyi kaçırmıyorsunuz. Hepimiz Black Friday’in, şirketlerin cüzdanımıza girmek için kullandıkları bir aldatmacadan başka bir nedeninin olmadığını biliyoruz. Yılın başka zamanlarında da alışveriş yapılabildiğini unutmayın.
Bugününüzü ve her gününüzü sizi daha iyi bir insan yapan şeylere harcayın.
Her şey gönlünüzce olsun. Kalın sağlıcakla…
Comments