2024 yılına geldiğimizde, okumalar yapma, egzersiz yapma, meditasyon yapma, besin açısından yoğun yiyecekler yeme, günlük tutma ve yeterince su içmenin iyi alışkanlıklar olduğunu söylemek için bir blog yazarına, YouTuber’a veya sosyal medya fenomenine ihtiyacınız artık yok.
Bu tür makaleleri ben de yazdım açıkçası. Fakat toplumlar yavaş yavaş değişime uğruyor. İnsanlar artık uyanıyor ve her şeyin farkına varıyor. Ne yaptığımızın, bedenlerimize neler koyduğumuzun ve nasıl yaşadığımızın daha fazla farkındayız artık.
Gittiğiniz her yerde birçok kişisel gelişim tavsiyesi ile karşılaşıyorsunuz. Son birkaç yıldır, herkesin kendini geliştirmeye takıntılı olduğu anlaşılıyor. Kendi kendine yardım önerileri ile ana akım medyalardan bir şeyler alabileceğinizi söyleyebilirsiniz.
WSJ gibi geleneksel mağazaların web sitelerinde bile erteleme, kişisel finans ve sağlıklı yaşamın üstesinden gelme hakkında makaleler bulunmaktadır. Yani her yerde. Netflix’ten bile bir çok sağlık belgeseli izleyebilirsiniz.
Ancak bu tür tavsiyeler başlangıçta iyi görünebilir, ancak daha derin olarak bunun üzerinde düşünürseniz birkaç sorunun olduğunu göreceksiniz:
Hangi tavsiye doğru? Bu tip yayınlarda ve yazılarda birçok çelişkili tavsiye var.
İnsanlar neden inançlarını bu kadar sıkı savunuyor? Bazı insanların başka fikirlere açık olmadığını görebiliyoruz.
İnsanlar neden tavsiye veriyor? İnsanların çıkarları neler? Neden insanlar, başkalarını belirli şeylerin doğru olduğuna ikna etmek için zaman ve kaynak ayırıyor?
Kimseye cevap vermeyen bağımsız bir blogcu olarak işim gürültüyü azaltmak yani işin özüne inmek ve esas olanı ortaya çıkarmak. Yani sadece sizinle paylaşmak için değil, kendim için en iyi yaşam biçimini bulmaktır esas istediğim.
Bulduğum şeylerden biride şudur: taktiklerin ve özel tavsiyelerin genel olarak neredeyse işe yaramaz olduğudur. Çoğunlukla sistemler ve geniş yönergelerle ilgileniyorum.
Örneğin, diyetim konusunda çok fazla endişelenmiyorum. Bir kişinin diyetinin sağlık ve uzun ömürlülük için tek faktör olmadığını biliyorum. “Kötü” diyete sahip olan, ancak uzun ve mutlu bir hayat süren bir çok insan var.
Büyükbabam bunlardan birisi. 87 yaşında ve diyetin ne olduğunu bile bilmiyor. Gün içinde yemek istediklerini yiyor. Ayrıca çok fazla doymuş yağ katkılı gıdalar da tüketiyor, ve oldukça büyük bir karnı var, ama hala iyi görünüyor. Elbette, yaşı için aktif bir adam. Ayrıca, benzetmek gerekirse hala bıçak gibi keskin.
Ona iyi bir hayat yaşamanın anahtarını sorduğumda, onun için en önemli şeyin tutarlılık olduğunu söyledi. Tüm yetişkinlik dönemindeki hayatı boyunca, her zaman aynı vakitte uyandı, sürekli ve düzenli 3 öğün yemek yedi, ama atıştırmalıklar tüketmedi ve rutinlerinden neredeyse hiç sapmadı.
Benim için en önemli şey de bu aslında. Bitkisel gıdalar yiyebilirsiniz, et de yiyebilirsiniz. Ancak insanlar sağlıklı olmak için bitki veya et yemeye ihtiyaç duyduklarını birileri söylediği zaman ben bunu itici buluyorum. Bu çok siyah ve beyaz gibi bir sınıflandırma. Her zaman suyun yüzeyinde gördüğünüzden daha fazlası suyun içindedir. Yani buz dağının görünen kısmı aslında suyun içindeki kısmından çok daha küçüktür.
Benim Bir Numaralı Alışkanlığım: Her şeyi sorgulamaktır
Arkadaşlarımdan biri kısa süre önce bana “hayatımı değiştiren 512 alışkanlık” başlıklı bir YouTube videosu gönderdi ve “ne düşünüyorsun?” diye sordu. Videoyu izledim ve geçmişte blogumda paylaştığım tavsiyelerimi hatırladım.
İzlerken, anlatılan her şeyin yüzeysel seviyede tavsiyeler olduğunu düşündüm. Geçen yıl, hayata bakış açım değişti. Yaşam hakkında ne kadar çok okur ve yazarsam, her şey hakkında o kadar az emin olduğumu gördüm. Şimdi hayata şu resimdeki gibi bakıyorum:
Bu resimdeki anlatılanı hayattaki her şeye uygulayabilirsiniz. Yüzeyde olanı her zaman görürüz. Buz dağının sadece ucunu görürüz. Ama buz dağının suyun altında neye benzediğine dair hiçbir fikrimiz yoktur. Derin bir dalış yapmadığınız sürece göremediğimiz şeylerdir budur.
Dolayısıyla, yaşam için bir numaralı alışkanlığım şudur: Her şeyi sorgularım.
Hayatımı gerçekten değiştiren bir numaralı ve tek alışkanlığım bu. Egzersiz, günlük tutma vb. gibi diğer tüm şeylerin de etkisi oldu tabi ki. Ama bu benim için en büyük şey.
Neden? Çünkü bir şey hakkında karar verdiğiniz an büyümeyi ve gelişmeyi bıraktığınız andır. Bunu, farkında olmadan hepimiz yaparız. Garip olan şey hepimizin tavsiyeye ilgi duymasıdır çünkü kendimizi büyütmek ve geliştirmek istiyoruz.
Ama her nasılsa, biz gruplara, ideolojilere ve bazı inanç sistemlerine giriyoruz ve ayrışıyoruz. Ve aniden büyümeyi ve gelişmeyi bırakıyoruz. Ama bunun farkında değiliz. Görünüşe göre, harika bir şey yapıyoruz gibi görünüyor. Sağlıklı besleniyor, üretken kalıyoruz ve en önemlisi, doğru şeyi yapan bir grup insana ait olduğumuzu hissediyoruz.
Peki doğru şeyleri yaptığınızı nasıl anlarsınız?
Yapabileceğiniz en kolay şey, yaptığınız her şeyi sorgulamaktır. Şimdi, attığınız her adımı sorgulamanız gerektiğini söylemiyorum.
Zira bu bir kabus olur. Bunu hayal edebiliyor musun?
“Bu sandviçi yemeli miyim? Ya zehirlenirsem? Ekmek sizin için kötü ise ne olur?”
Bahsettiğim şey bu değil. Ne yaptığınızı sorgulamak için düzenli olarak (buradaki anahtar şey) bir alışkanlık oluşturmalısınız. Her dakika veya saatte bir değil, düzenli olarak.
Her gün düşüncelerime meydan okuyan yeni fikirlere açığım.
Bu, stratejimi her gün değiştirdiğim anlamına gelmiyor, sadece oturmasına izin veriyorum. Aklımı kapatmıyorum. Birçoğumuz böyle yapıyor.
X’e inanıyoruz ve X olmayan bir şey için zihnimizi kapatıyoruz.
Uyanın…
Doğu Felsefesinde insanlar bu kavramı uyanma olarak adlandırır. Ama en önemli şey, meditasyon yaparak farkındalığınızı değiştirebilmenizdir.
Hayatı uykuya daldırıyoruz… Adeta Otopilotta yaşıyoruz. Bir şeyler yapıyoruz çünkü diğer insanlar da yapıyor. Biz zombiler gibiyiz. Sadece gidiyoruz, gidiyoruz, gidiyoruz…
Uyanın!
Meditasyon yapmak istiyorsanız, bu harika, eğer istemiyorsanız, bu da harika. Uyanmak aslında çok basit. Kendinize soru sormaya başladığınızda ve sadece cevaplarınızı gözlemlediğinizde, uyanık olduğunuzu görürsünüz.
Tıpkı hayallerinizdeki gibi.
Hiç deneyimlediniz mi? Her zaman rüya görüyorsunuz, rüya görüyorsunuz, rüya görüyorsunuz ve garip bir şeyler oluyor. Bir an evdeyken, diğer an sahilde çıplak duruyorsunuz (veya bunun gibi bir şey).
Ve sonra, “Bu doğru olamaz. Hayal mi kuruyorum?” diye sorun kendinize.
Evet, hayal ediyorsunuz. Ama bu soruyu sorduğunuz an uyanıyorsunuz demektir. Devam edin, ve bir kere deneyin. Kendinize şu anda sorun: “Hayal mi kuruyorum?
Şimdi uyanıksınız. Uyanık kalmak için her şeyi sorgulamaya devam edin…
Comments