Eleştirel düşünmenin farklı bir yolu…
Bir zamanlar “Muhteşem Gatsby” adlı kitabıyla tanınan Amerikalı bir denemeci ve romancı olan Francis Scott Fitzgerald şöyle söylemiştir:
“Birinci sınıf bir zekanın testi, iki zıt fikri akılda aynı anda tutabilme ve hala işlevini sürdürebilme yeteneğidir.”
En sevdiğim alıntılardan biridir ve çok derindir.
Kararlar almak, özellikle hayatımız bir değişimden geçiyorsa, çok daha karmaşık bir süreçtir. Önünü ve arkasını bilerek, mümkün olan en iyi seçimi yapabilmek isteriz bu süreçte.
Not: Bu arada Netflix yada diğer platformlardan “Muhteşem Gatsby” adlı filmi eğer izlemediyseniz, muhakkak izlemenizi tavsiye ederim :)
Önümüzdeki engel ne olursa olsun, tüm olası senaryoları dikkate almak ve akıllıca bir yargıya varmak için değişim devam ederken de zihinsel netliği sürdürme yeteneği, ustalaşmak açısından önemli bir beceridir.
Birçok insan işlerini temiz ve düzenli tutmayı tercih eder. Bir yanıtı “doğru”, diğer yanıtı “yanlış” olarak etiketleme eğilimindedirler. Yani bir çözüm ya da diğeri.
“A” doğruysa, kesinlikle “B” yi yapmamalıyız gibi; çok geleneksel değil mi!
Beyin hiç değerlendirmeden yada hiç düşünmeden basit süreçleri tercih eder ve sever. Enerjisini bu şekilde korur, ancak bu derin düşünmeyi sabote edebilir. Beklenmedik sonuçlar rahatsız edici olabilir; yani yeni fikirler alışılmışın dışında görünebilir, bu yüzden normlara bağlı kalır. Her zaman ki gibi. Ancak daha iyi kararlar almak, aşikâr olanın ötesinde düşünmeyi gerektirir.
Geleneksel yaklaşım mümkün olduğunca daha fazla öneri, görüş ve düşünceyi zihinden atmaktır.
Geleneksel düşünürler, karşıt görüşler veya argümanlar ne olursa olsun, herhangi bir durumu, tanımladıkları ve anladıkları şekilde doğru olduğuna inanırlar. Daha iyi bir modelin var olamayacağını düşünürler çünkü ‘gerçeğe tek bir yönden’ bakarlar.
Olasılıkları Tek Bir Yönden Ziyade İntegratif (Bütünleştirici) Düşünün
Bütünleştirici (integratif) düşünürler karşıt modellerin dikkate alınması ve güçlendirilmesi gerektiğine inanırlar. Mümkün olan en iyi çözümü ararken karmaşıklığı kucaklar ve belirsizliği tolere ederler.
Bütünleştirici düşünceyi herhangi bir probleme uygularsanız; yani düşüncenizi düşünerek (metabilişsel olarak) ve “yada/ veya” yerine “ve” yi tercih ederek, en zorlu koşullarda bile daha etkili bir çözüm bulabilirsiniz.
Bir keresinde, strateji yada yürütmeden hangisinin daha önemli olduğunu düşünüp düşünmediği Jack Welch’e sorulduğunda, “Bunun ‘yada’ olduğunu düşünmüyorum” diye cevap vermiştir. Yani her ikisi de.
İntegratif (bütünleştirici) Düşünmek, 1986 yılında Graham Douglas tarafından tanımlanmıştır.
Bütünleştirici Düşünmeyi, herhangi bir alanda bir sorunu ele almak için bütüncül bir strateji, taktik, eylem, gözden geçirme ve değerlendirme geliştirmek amacıyla sezgi, akıl ve hayal gücünü insan zihnine entegre etme süreci olarak tanımlar Graham Douglas.
Bütünleştirici düşünme, en zorlu sorunlarımıza yeni yanıtlar sunan güçlü bir modeldir. Bütünleştirici düşünürler, birini veya diğerini bağımsız olarak düşünmek yerine özgünlüğü besleyen farklı düşüncelerden deneyimler toplarlar.
“Muhalif Zihin” adlı kitabında Roger Martin Bütünleştirici Düşünmeyi şöyle tanımlar:
“… Karşıt fikirlerin gerginliğiyle yapıcı bir şekilde yüzleşme ve diğerini ne pahasına olursa olsun seçmek yerine, gerginliği üreten karşıt fikirlerin, muhalif unsurları da içeren yeni bir fikir gibi yaratıcı bir çözüm üretme yeteneğidir.”
İşte geleneksel düşünürler ile bütünleştirici düşünürler arasındaki en belirgin fark:
Geleneksel Düşünmek = “Düşük maliyetli, düşük kaliteli bir ev ya da yüksek maliyetli, yüksek kaliteli bir ev inşa edebiliriz” der.
Bütünleştirici Düşünmek = “Belki bir seçenekle ya da diğer biriyle sınırlı değiliz. Diğer fikirlerimizden bazıları nelerdir? Uygun fiyatlı, yüksek kaliteli bir evi nasıl inşa edebiliriz?” der gibidir.
Bütünleştirici düşünürler aralarından seçim yapmak yerine modeller oluştururlar. Roger Martin, farklı birimlere sahip şaheserleri tek bir yapı olarak işlev görecek şekilde tasarlayan mimarlar gibi düşünmemizi tavsiye eder bizlere.
Her sorunu ayrıştırmak ve parçalamaktan ziyade bir bütün olarak ele almamızı ister. Bir sorunun tüm mimarisini düşündüğünüzde; çeşitli bölümlerinin nasıl bir araya getirildiği, bir kararın diğerini nasıl etkileyeceği, çok az hata payı bırakan veya hiç bırakmayan çözümler tasarlayabilirsiniz.
Bütünleştirici düşünme, yaratıcı bir beyin fırtınası gerçekleştirmek, problemler çözmek ve bilinçli kararlar almak için tercih edilmesi gereken en doğru zihniyettir. Bu teorinin özünde, fikirlerinizi oldukları şeylere göre görme yeteneği vardır; yani kendi yorumunuz ve çevrenizdeki dünyanın basitleştirilmesi vardır.
Bütünleştirici Düşünme bizi diğer insanların aynı durumları nasıl yorumladığını düşünmeye de zorlar, ki özellikle bu insanlar farklı ve karşıt bir bakış açısına sahip olduğu zaman.
Bütünleştirici düşünürler, diğer insanların fikirlerinden, özellikle de kendisiyle çelişen fikirlerden bir şeyler öğrenmeye açık bir çözüm ararlar. Ayrıca aktif olarak karmaşık sorunların çözümüne katkıda bulunabilecek daha az belirgin ancak potansiyel olarak alakalı faktörler ararlar, çünkü en iyi cevaplar buralardan gelir.
Her bakış açısının ne kadar değerli olduğunu anlamak, Bütünleştirici Düşünürlerin zengin bir olasılık menüsü ile problem çözme yolculuğuna başlamasını sağlar.
Roger Martin şöyle ifade ediyor kitabında:
“Temel olarak, geleneksel düşünür dünyayı olduğu gibi kabul etmeyi tercih ederken, Bütünleştirici düşünür ise dünyayı daha iyisi için şekillendirme zorluğunu ve sıkıntılarını memnuniyetle karşılar.”
İki karşıt görüşü göz önünde bulundurduktan sonra, bütünleştirici bir düşünür, fikirler arasındaki gerginliği anlar ve çözülecek sorunu farklı gördükleri ışığında o an yeniden çerçevelendirir.
Bütünleştirici Düşünürler bir sorunu bağımsız parçalara ayırmaz ve bunlar üzerinde ayrı ayrı veya belirli bir sırayla çalışmaz. Sorunun tüm mimarisini üstel bir bakışla görür, ki çeşitli bölümlerinin nasıl birbirine uyduğunu, bir kararın diğerini nasıl etkileyeceğini fark edebilir.
Roger Martin, Harvard Business Review’da kaleme aldığı bir makaleye göre; bütünleştirici düşünmenin, hepimizin aksi takdirde belirgin olmayacak çözümlere ulaşmak için bilinçli olarak geliştirebileceği bir “düşünce alışkanlığı” olduğuna inanıyor.
Hayat ve iş dünyasında en zor seçimler söz konusu olduğunda, değiş-tokuşlar (ödünleşmeler) tek çözüm değildir. Diğer fikirleri, önerileri, kavramları ve çözümleri göz ardı etmek yerine, bütünleştirici zihniyeti kucaklayın ve bilinçli kararlar almak için size sunduğu fırsatlardan yararlanın.
Bütünleştirici düşünmeyi yeni fikirler, süreç seçenekleri ve çözümler üretmek, ve gözden kaçırabileceğiniz daha iyi çözümleri ortaya çıkarmak için kullanabilirsiniz.
Benzerlikleri ve farklılıkları ve bunların nasıl verimli bir şekilde bir araya gelebileceğini anlamak için olasılıkları tek tek değil birlikte inceleyin.
En kötü seçeneği seçmek yerine, önünüzdeki modelleri, olasılıkları ve seçenekleri kullanarak yeni ve üstün bir alternatif oluşturun.
Destek olmak için bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz :) ve E-Posta Bültenimize de üye olabilirsiniz…
Not: Bu blog yazısı 16 Mayıs 2020 tarihinde Medium platformunda yayınlandı.
Comments