top of page

Blog Posts

Writer's pictureHüseyin GÜZEL

İyi Dinleyicilerin Asla Yapmayacağı 4 Şey

“İnsanların çoğunluğu dinleme niyetiyle değil, cevap verme niyetiyle dinler” Stephen R. Covey


Bir terapist (veya eş) olarak, nasıl daha iyi bir dinleyici olunacağı üzerine düşünürüm hep ve şu soruları sorarım kendime:

  • Karşı tarafımda oturan kişinin gerçekten duyulduğunu ve anlaşıldığını hissetmesine nasıl yardımcı olabilirim?

  • Kendim ve konuştuğum kişi arasında derin ve empatik bir bağlantıyı nasıl sağlayabilirim?

  • Yaralayıcı veya duyarsız bir şey söylemeden zor bir tartışmanın üzerinden nasıl gelebilirim?

Ve tüm sorulara tam bir cevap alamasam da, iyi bir dinleyici olmak için keşfettiğim en önemli şey şudur:


İyi bir dinleyici olmak, daha fazla değil, daha az yaptığımız şeylerle ilgilidir.

Gerçekten iyi dinleyiciler kesinlikle, geri kalanımızdan daha fazlasını yapmıyor. Lakin, gerçek dinleme ve bağlantıya engel olan yararsız eğilimleri ve alışkanlıkları ortadan kaldırma konusunda son derece iyi olmalarıdır onları iyi birer dinleyici kılan.

Daha iyi bir dinleyici olmak istiyorsanız, bu 4 kötü alışkanlığı tanımaya ve ortadan kaldırmaya çalışın.

 

1| “Kazanma” sohbetleri yapmaya çalışmayın


Sohbetleri (karşılıklı diyalogları, konuşmaları) birer yarışma gibi ele alırsanız, ne olursa olsun kaybetmek zorunda kalırsınız.


Birçok insan iyi bir dinleyici olmak için çabalar çünkü duygusal olarak güvensizdirler. Sohbetlerini, kendilerini haklı gösterme, iyi hissetme ve “bilinçsiz hissetme” bilinci ile bir yarışmaymış gibi ele alırlar.


Ancak, kapsayıcı hedefiniz diğer kişiyi yenmek ve bu süreçte kendi egonuzu tatmin etmekse eğer, etkili bir dinleyici asla olamazsınız.


Daha iyi sohbetler için içeri girmeden önce kapıda egonuzu kontrol etmeli ve orada bırakmalısınız.

İyi bir dinleyici olarak katılım gerçekleştirmek istediğiniz herhangi bir sohbete başlamadan önce kendinize şu basit soruyu sorun:


Bu sohbet bana yardımcı ve destekleyici olmak için mi ya da kendimi iyi hissettirmek için mi?

Bir sohbetten önce bu şekilde kendinize kısaca check-in yaparak bir öz-farkındalık sarsıntısı yaşatabilirsiniz. Ve bu, genellikle sizi rekabetçi bir zihniyetten faydalı bir zihniyete dönüştürmek için yeterli olacaktır.


Sohbetleri kazanılacak yarışmalar olarak görmek yerine, onları sizinle ilgili olmayan bir hizmet eylemi gibi görmeye başlayacaksınız, ki bu şekilde yaklaşmaya başladığınızda, iyi dinleme yeteneğiniz birdenbire artacaktır.

“İnsanların çoğunluğu dinleme niyetiyle değil, cevap verme niyetiyle dinler” Stephen R. Covey
 

2| Kişiye değil, probleme odaklanın


Birisinin bir probleminin olması, onun bir problem olduğu anlamına gelmez.


Terapistler olarak birçoğumuz gönüllü olarak problem çözücülerizdir. Bütün günümüzü problemleri ve hataları belirleyerek, sonrasında da yaratıcı çözümler üretmek için aklımızı kullanarak geçiririz.


Aslında, bir çoğumuz son derece iyi problem çözücüler olmak için 20 yılı aşkın bir süredir eğitim aldık (ve bir diploma ile ödüllendirildik). Ve iyi bir nedenle: Problemleri çözmek inanılmaz derecede değerli bir beceridir!


Sorun şu ki: belirli durumlarda, problem çözmek geri tepebilir, ama çoğu zaman da muhteşem bir duygudur!


Bakın, çoğu zaman, birileri “konuşmak istediğinde”, aslında birilerinin sorunlarını çözmesini istemez. Aslında sadece anlaşılmış hissetmek ister.


En iyi sohbetler bilgi ile değil, karşılıklı bağlantı kurabilmekle ilgilidir.

Bir problemle uğraşırken, o problemle aşırı özdeşleşmek ve onu kendimize ait bir problemmiş gibi hissetmeye başlamak kolaydır. İyi dinleyiciler, diğer kişinin sadece problemleri olduğu için, onların problemler olduğu anlamına gelmediğini görmelerine yardımcı olur.


Ve bunu yapmanın yolu, problemleri çözme ya da tavsiyede bulunma ile sadece dinleme ve destek verme isteğine direnmektir. Bu ‘işe yarar’ çünkü diğer kişinin duyulmasına ve onların, problemlerinden daha fazlası olduğunu anlamalarına yardımcı olur.


Daha iyi bir dinleyici olmak için, probleme değil kişiye odaklanın.

Dikkatinizi karşınızda oturan kişiye odaklayın; yani nasıl hissettiklerine ve dünyanın şu anda gözlerinden nasıl görünmesi gerektiğine.


Bunu yaptığınızda, ne olursa olsun, ama ne olursa olsun, iyi olduklarını açıkça bildirin ona.

Tavsiye verme ve problem çözme dürtüsüne yeniden başlayarak, diğer kişiye çok daha değerli bir hediye (doğrulama hediyesi) verirsiniz. Onların problemlerinin toplamından çok daha fazlası olduklarını görmelerine yardım edersiniz.


Tek yapmanız gereken ağzınızı kapalı tutmaktır 🙂


“İki kulağımız ve bir ağzımız var, bu yüzden söylediğimizden daha fazlasını dinlemeliyiz.” Zeno
 

3| Karşınızdakinin duygularını görmezden gelmeyin


Bir sohbeti raydan çıkarmanın ve korkunç bir dinleyici olarak itibar kazanmanın kesin bir yolu, karşınızdakinin duyguları hakkında yargılayıcı olmaktır.


Bu içine düşülebilecek kolay bir tuzaktır: Karşınızda oturan kişi ne kadar üzüntülü, sinirli, endişeli veya utanmış bir şekilde hissettiğini size anlatıyorsa, bilin ki doğal olarak onunla empati kuruyorsunuzdur; özellikle de o kişi eşimiz yada çocuğumuz gibi bizim için çok önemli biriyse. Sonuç olarak, onlara “böyle hissetmenize gerek yok” gibi bazı varyantları söyleyebilirsiniz. Ve tamamen iyi niyetlerle motive olsalar da, gerçekte yaptığınız şey duygularını yargılamak ve onları geçersiz kılmaktır.


Birisinin kendini kötü hissetmesi, o hissin bir problem olduğu anlamına gelmez:

  • Üzülmek, bir şeyi kaybetmeye karşı ortaya konulan mükemmel bir doğal tepkidir.

  • Endişeli hissetmek, korkulan bir duruma karşı ortaya konulan mükemmel bir doğal tepkidir.

  • Sinirli hissetmek, haksız davranan diğer insanlara karşı ortaya konulan mükemmel bir doğal tepkidir.

Ama işte buradaki anahtar şey:


Birinin duygularının anlamlı olduğunu düşünün ya da düşünmeyin, bu duygu hakkındaki deneyimleri o kişinin her zaman mükemmeldir.

Size göre, bu korkunç şeyin gerçekleşmesi olası değildir ve bu nedenle de karşınızdaki kişinin korkusu yersizdir ve haklı değildir. Ancak iyi bir dinleyici olarak işiniz, birinin korkularının, hayal kırıklıklarının veya diğer duygularının ne kadar rasyonel olduğu konusunda yargıda bulunmak değil; onları doğrulamaktır.


İşimiz, ne kadar acı verici ya da mantıksız olursa olsun, hissettikleri her şeyin geçerli olduğunu bilmeye çabalayan kişiye yardımcı olmaktır.


İyi dinleyiciler duyguları asla problem olarak görmezler.

Neden böyle hissetmek zorunda olmadıklarını belirtmek yerine, bu şekilde hissetmenin ne kadar zor olması gerektiğini kabul ettirmeyi deneyin:

  • Vay be, bu senin için gerçekten sinir bozucu olmalı.

  • Sadece bunun ne kadar korkunç hissettirdiğini hayal edebiliyorum ve seni çok iyi anlıyorum.

  • Görünüşe göre şu anda çok üzüntü duyuyorsun.

İyi bir dinleyici olarak birincil işiniz rasyonel değil empatik olmaktır.


“Duyulmak ile sevilmek o kadar birbirine yakındır ki, ortalama bir insan için neredeyse ayırt edilemezler.” David W. Augsburger
 

4| Kendi duygularınızı da gözardı etmeyin


Nasıl hissettiğinizden habersizseniz, aptalca bir şey söylemeniz sadece an meselesidir.


Hepimiz, sözlerimizin ve eylemlerimizin saf bir akıl ve nesnel mantık tarafından motive edildiğini düşünmeyi seviyoruz; ki özellikle de problemleri ile mücadele eden birine karşı akıllı, bilge ve iyi bir danışman rolü oynadığımızda.


Ne yazık ki, bu nadiren de olsa, oluyor.


Çok daha sık olmamakla birlikte, ne yaptığımız ve ne söylediğimiz, nasıl hissettiğimiz veya nasıl hissetmek istediğimiz ile motive oluyoruz:

  • Sohbet ettiğimiz kişinin endişeleri konusunda sevilen bir tavsiyede bulunurken, genellikle sevdiğimiz birinin kendisini endişeli hissetmesi konusundaki duyduğumuz rahatsızlık ile onu motive ederiz.

  • Eşimize patronlarıyla olan hayal kırıklıklarının gerçekten doğru olmadığını söyleriz, çünkü dün gece alaycı yorumları nedeniyle bilinçsiz olarak hala eşimize karşı kızgınız ve skor almak isteriz.

  • Bir iş arkadaşına üzüldüklerinde neşelenmelerini söyleriz onlara, çünkü derinlerde, doğru tutumla asla üzgün ya da umutsuz hissetmememiz gerektiğine inanmak isteriz.

Mesele şu ki, bir dinleyici olarak nasıl davrandığınız, duygularınıza bağlıdır ve onları derinden etkiler. Dolayısıyla kendi duygularınızın net bir şekilde farkında değilseniz, asla iyi bir dinleyici olmazsınız demektir.


Söylediklerinizin ve yaptığınız şeylerin çoğu nihayetinde duygularınızla ilgili mi, değil mi?

Gerçekten harika dinleyiciler gerçekleştirdikleri sohbetlerde o kadar da özverili değildir. Ancak kendi duygularımızın çekilmesine karşı koymanın ve diğer kişiye odaklanmanın tek yolu da öz-farkındalıktır.


Savunmasızlığın toksik etkilerine direnmek için kendi zor duygularınızı kabul edebilmeniz ve doğrulayabilmeniz gerekir.


Ve İyi dinleyiciler, diğerlerine olduğu kadar kendilerine karşı da şefkatlidir.


“Şefkatinizi kendinize karşı da göstermiyorsanız, eksiksiniz demektir.” Jack Kornfield
 

Bilmeniz gerekenler özetle;

Daha iyi bir dinleyici olmak genellikle daha fazla değil, daha az yaptığınız şeylerle ilgilidir. İyi dinlemeyi öğrendiğinizde, ilişkilerinizin kalitesi artacaktır.

  • “Kazanma” sohbetleri yapmaya çalışmayın.

  • Kişiye değil, probleme odaklanın.

  • Karşınızdakilerin duygularını görmezden gelmeyin.

  • Kendi duygularınızı da gözardı etmeyin.

 

Gündüz klinik psikolog, sabahın erken saatlerinde de yazarım. Çalışmalarım ve ilgi alanlarım hakkında buradan daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Ayrıca, haftalık en yeni makalelerimi okuyabilmek için bültenime buradan abone olabilirsiniz. Ve hakkında yazdığım her şey, sahip olduğum şu büyük hedefin sonucudur:


“Kişisel gelişim konusunda ciddi olan insanlar için basit, ilişkilendirilebilir ve yararlı olacak şekilde psikoloji alanındaki en iyi fikirlerimi paylaşmak.”

 

Destek olmak için bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz :) ve E-Posta Bültenimize de üye olabilirsiniz…

 

Not: Bu blog yazısı 27 Mayıs 2020 tarihinde Medium platformunda yayınlandı.

36 views0 comments

コメント

5つ星のうち0と評価されています。
まだ評価がありません

評価を追加
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Beyaz Heyecan Simge

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

bottom of page