Geçenlerde bir arkadaşım ailesini daha sık görmeye karar verdiğini belirtti. Sebebini sorduğumda, bazı hesaplamalar yaptığını ifade etti. "Ebeveynlerim 70'li yaşlarda ve genellikle yılda iki kez buluşuyoruz. Büyükannelerim ve büyükbabalarım her iki taraftan da yaklaşık 84 yaşında vefat ettiler. Bu durumda, bu gidişle ebeveynlerimi hayatımda belki sadece 20 kez daha görebilirim." diye anlattı.
Basit bir hesaplama yaparak, anne ve babasıyla geçirdiği zamanların kıymetini daha iyi anladı ve onları daha sık ziyaret etmeye karar verdi. Hayatımızda önemsemediğimiz pek çok şey var, çünkü biz insanlar, genellikle bu garip bir özelliğe sahibiz.
Genellikle yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişmanlık duyarız.
Büyükannem ölüm döşeğindeyken, yapmadığı şeylerden bahsediyordu. Bunlar çılgınca şeyler değil, daha çok "Keşke diğer aile üyelerimle daha fazla vakit geçirseydim" gibiydi.
Hayatımızda değiştiremeyeceğimiz pek çok şey bulunmaktadır. Her yeni gün, ölüme bir adım daha yaklaşmamıza rağmen, ölümün yanında önemsiz kalacak şeyler için endişe duymayı tercih ediyoruz.
Epiktetos'un önerdiği şükran egzersizlerinden biri favorilerimdendir. Bize şu tavsiyede bulunur: "Hayatta zorluklarla karşılaştığınızda, ölüm ihtimalini ve insanların başına gelebilecek diğer büyük felaketleri hatırlayın. Gün sonunda, hayatınızda karşılaştığınız hiçbir şeyin, ölümle kıyaslandığında endişelenmeye değer olmadığını anlayacaksınız."
Bu düşünce tarzını benimsemek için kendinizi eğitmeniz biraz zaman alabilir, ancak bunun işe yaradığına emin olabilirsiniz. Ölümle kıyaslandığında, endişelenecek ya da üzülecek bir şeyimiz yoktur. Ebeveynlerini ne zaman göreceğini hesaplayan bir arkadaşım, onlarla konuşurken artık hayal kırıklığına uğramadığını belirtti. Aile ilişkilerinin ne kadar karmaşık olduğunu hepimiz biliriz; aramızda dedikodu yapar, tartışır, hayal kırıklığına uğrar ve hatta birbirimize takma adlar bile takabiliriz.
Ancak, belki de sevdiğiniz bir kişiyi son kez gördüğünüzün farkına varırsanız, küçük şeyleri göz ardı etmeye meyilli olabilirsiniz. Ancak bu, her şeyin kabul edilebilir olduğu anlamına gelmez; çünkü "Hepimiz öleceğiz!" demek oldukça nihilist bir tutum olurdu.
Stoacılar, bu alıştırmayı önemsiz ve üzülmeye değmeyen şeyler için kullanırlardı. Zamanımızı ve enerjimizi bu tür önemsiz şeylere harcamanın riskini çok iyi biliyorlardı.
Bunun yerine, değerli anların keyfini çıkarın. Mesela, şu an hayatta olmanın gerçeği. Buradasınız! Hayat için minnettar olmak adına güzel bir gün batımı görmeye, yağmur altında yürümeye ya da başka herhangi bir şeye ihtiyacınız yok. Eminim ki ölüm döşeğindeki biri, birkaç gün daha yaşayabilmek için her şeyini vermeyi göze alırdı. Sadece hayatta olmak, insanın minnettar olabileceği en büyük nimettir. Her şey gönlünüzce olsun. Kalın sağlıcakla…
Comments