Şimdiye kadar, öğrenmenin derin bir odaklanma gerektirdiğini ve yeni kazanılan materyallerin (bilgi, görsel vs.) uzun süreli hafızamıza nasıl kaydedildiğini gördük. Bu sadece ‘makro zihinsel seviyemizde bir şeyler’ varsa gerçekleşir.
Yani kim ‘kafanızda’ zihinsel modellere sahip olmanız gerektiğini söylüyorsa ki bu anlamsızdır, ve muhtemelen o kişi çok fazla şey bilmiyordur.
Son olarak, dünyayı anlamlandırmak için elimizde ne kadar çok çerçeve varsa, bu o kadar iyidir, zira her çerçeve bize ayrı bir zihinsel tablo sunar.
Bu noktada bir sonraki en önemli soru şudur:
Yoğun çalışma saatlerinde, uzun süreli hafızamı geliştirmek ve bütünleştirici karmaşıklık becerimi arttırmak için ne yapmam gerekiyor?
Kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya geçişi kolaylaştırmanız gerekiyor. Bu tür bir uzun süreli hafıza, zihinsel model repartuarınıza denktir, ve bu aslında onu zihinsel model kafesinizi oluşturmanız için kullanmanız gerektiği anlamına gelir, ki zira bundan kasıt, uzun süreli hafızaya geçiş yapabilmek için bir teori ağı oluşturmanız gerektiğidir.
Bu konseptin en ünlü savunucusu, Warren Buffett’in ortağı da olan Charlie Munger’dir. Bilgelik konusuna olan yaklaşımını, zihinsel modellerle şu şekilde özetlemiştir:
“İlk kural, sadece izole edilmiş gerçekleri hatırlarsanız ve onları zihninizde geri getirmeye çalışırsanız gerçekten hiçbir şey öğrenemezsiniz. Eğer bu gerçekler bir teori ağına dayanmıyorsa, bunları kullanılabilir bir biçimde elde edemezsiniz. Kafanızın içinde modeller olmalıdır. Ve deneyimlerinizi hem model hem de doğrudan bu tür zihinsel model kafesli çalışmalara yönlendirmelisiniz. Hatırlamaya çalışan ve hatırlananları geri toplamaya çalışan öğrencileri çevrenizde görmüşsünüzdür elbette. Maalesef okulda ve hayatta başarısız oluyorlar. Kafanızdaki modelleri bir kafes çalışması üzerine bina etmelisiniz. Bu bilgi sizin temeliniz, yani sizin bagajınız olmalıdır. Yani bir şeyler okuyup, bunları bir temele bağladığınızda, sadece bunların birbiriyle nasıl uyumlu olduğu konusunda daha iyi bir fikre sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda kafanızdaki bağlantıları da güçlendirir ve adeta örümcek ağı gibi bir yapı oluşturursunuz.”
Tamam, peki bunu nasıl yapacağız?
“Okuduğumuzda başka biri bizim için düşünüyordur esasında ve biz sadece zihinsel sürecimizi tekrarlıyoruzdur.” Arthur Schopenhauer
Şimdi, bu makalenin geri kalanı aklınızdaki şu soruya cevap verecek:
“Kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya geçişi nasıl kolaylaştırabilirim?”
Bir şeyin zihinsel modeller repartuarınızın bir parçası olabilmesi için onu işlemeniz gerekir. Ve bu, katılım (aktif okuyucu olmak) ve tekrar yoluyla gerçekleşir.
Tekrarlama en iyi şekilde, bir sistem var olduğu zaman çalışır. Daha sonra bunun nasıl yapılacağına bakacağız.
İlk olarak, bunun için aktif bir okuyucu olmanız gerekir.
Artık Pasif Okuyucu Olmak Yok
Aktif okuma, okuduğunuz bilgileri anlamak, entegre etmek ve değerlendirmek için bilinçli niyetle okumaktır. Kelimelerin içine daldığınız daha ‘pasif’ okuma ile karşılaştırıldığında, bir kitapla aktif olarak ilgilenmek daha pratiktir, kasıtlıdır ve yavaştır. Ama getirisi de muazzamdır.
Neden Okuduğunuzu Bilin
Neden okuduğunuza bağlı olarak, okumanın getirisini en üst düzeye çıkarmak için etkin okumayı kullanmanın farklı yolları var.
Birincisi, ben çoğunlukla kitaplar, akademik makaleler ve bildiriler okuyorum. Bu farklı materyaller için farklı yöntemler kullanıyorum çünkü bilgi yoğunluğu çok farklı her birinde. Bildiriler genellikle 20 sayfa civarında ve dört saatimi alıyor. Kitaplar söz konusu olduğunda okuma hızımı ölçmüyorum ama çok yüksek olduğunu söyleyebilirim.
İkincisi “ne için” sorusunu sormalıyız ve mesela ben eğlenmek için kitaplar okuyorum; meraktan ve belirli bir konu hakkındaki kavrayışımı arttırmak arzusundan dolayı.
Naval Ravikant, “Kitapların bir çoğunda şu üç şey vardır; hızlı ilerlemek, atlamak ve gözden kaçırmak, ve tüm bu günahkâr şeyleri yapmak iyidir.”
Bunun aksine akademik bildirileri ayrıntılı bir şekilde okuyorum, çünkü bunları tezimde tartışmayı planlıyorum. Bu benim asıl meseleye girmemi ve derinlere inmemi gerektiriyor. Öyleyse kendinize şunu sorun: “Bunu ne için okuyorum ve ne kadar derinlere dalmak istiyorum?”
Şimdilik bu kadar, sonraki bölümde Aktif Okuma ile devam edeceğiz…
Tekrar görüşmek dileğiyle…
Destek olmak için bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz :) ve E-Posta Bültenimize de üye olabilirsiniz…
Not: Bu makale 15 Nisan 2020 tarihinde Medium sitesinde yayınlandı.
Comments