Yazmak aynı zamanda ruhsal bir egzersizdir. Profesyonel bir yazar olmadan çok önce, her gün yazma alışkanlığım vardı. Yazmaya başladığımda, hayatımın bambaşka bir yöne evrildiğini anında hissettim.
Bu süreç, sadece kariyerimde ve yeteneklerimde ilerleme sağlamakla kalmadı, aynı zamanda her gün yazdıkça içimde bir rahatlama, bir huzur buldum. O zamanlar bu etkinin nedenini tam olarak çözememiştim.

Uzun süre bu sorunun yanıtını aradım. Sonunda, Pierre Hadot'un Marcus Aurelius'un 'Meditasyonlar' eserini incelediği 'İç Kale' kitabını okuyunca aydınlandım.
Hadot, Stoacı klasik 'Meditasyonlar'ı analiz ettikten sonra, Marcus'un bu eseri kesinlikle kendi kullanımı için kaleme aldığı sonucuna varmıştı. Bu kitap, hiçbir zaman halka sunulmak üzere tasarlanmamıştı. O zaman, Marcus neden yazmıştı?
Başlıca iki nedenden dolayı:
Felsefe yapmak: Felsefe, teoriden öte bir eylemdir. Filozof gibi yaşamak, fikirleri hayata geçirmektir, sadece konuşmak değil. Felsefe yaparak, bilgeliğe doğru bir yolculuğa çıkarsınız. Ancak bu, doğrudan bilgelik anlamına gelmez.
Uygulamak: Tıpkı fiziksel egzersizlerde olduğu gibi, felsefe de pratikle gelişir. Fikirleri ve öğretileri tekrar etmek, felsefi antrenmanın temelidir. Günlük yazma, filozofların bu pratiği yaparken kullandığı en önemli araçtır.
Marcus, yazmayı yaşam felsefesini güçlendiren ruhsal bir egzersiz olarak ele aldı. Pierre Hadot şöyle yazıyor:
"Bu yazma egzersizlerinin doğası gereği, sürekli tekrarlar kaçınılmazdır ve bu, 'Meditasyonlar'ı diğer tüm eserlerden ayıran temel noktadır. Öğretiler, zihne kazınan ve otomatik olarak uygulanan kurallar bütünü değildir. Aksine, içsel bir yolculuğun, derin bir farkındalığın, sezgilerin, duyguların ve ahlaki deneyimlerin ürünü olmalıdır."
Yazma yoluyla, önemli yaşam derslerini kendi sözcüklerinizle yeniden formüle edersiniz. Ve bu tekrar nedeniyle, yaşam bilgeliği ikinci doğanız haline gelir. İşte o zaman fikirleri yaşarsınız.
Kendinizle yazılı olarak iletişim kurduğunuzda, bilgeliği karakterinizin derinliklerine yerleştirirsiniz, bu da onun kişiliğinizin ayrılmaz bir parçası haline gelmesini sağlar. Hadot'un aşağıda belirttiği gibi, öğretileri pratiğe dökmek için yazmayı etkili bir yöntem olarak kullanırsınız.
"Marcus Aurelius, 'Meditasyonlar'ı kaleme alırken, Stoacı felsefenin ruhsal egzersizlerini de uyguluyordu. Yazmayı, Stoacı öğretiler ve yaşam kuralları üzerine derinlemesine düşünerek, kendi içsel söylemini dönüştürmek amacıyla bir teknik veya süreç olarak kullanıyordu."
Yazmanın en çekici yanlarından biri, onun doğası gereği mütevazı bir uygulama olmasıdır. Ruhsal bir gelişim aracı olarak yazdığınızda, aslında kendinize sürekli bir öğrenme sürecinde olduğunuzu ve kendinizi geliştirmek için çaba sarf ettiğinizi ifade edersiniz. Bu, daha iyi bir insan olma yolunda ilerlediğinizin bir göstergesidir.
O zamanlar dünyanın en güçlü insanı olan Marcus'un yazmasının tek nedeni budur. Yazmak sonsuz bir uygulamadır.
Yazma Egzersizine Başlamanın İpuçları
Eğer ruhsal bir egzersiz olarak yazmaya başlamak sizi heyecanlandırıyorsa, bu kesinlikle anlaşılır bir durum. Ben de 16 yaşımdan beri yazmaya karşı büyük bir heyecan duyuyorum ve o zamandan beri yazmaya olan sevgim hiç azalmadı.
Bana göre, yazmak, soyut düşüncelerinizi somut birer gerçeğe dönüştürmenin en etkili yoludur ve bu, hayattaki en muhteşem deneyimlerden biridir. Herkesi bu pratikle tanışmaya ve düzenli olarak yazmaya teşvik ediyorum.
İster profesyonel bir yazar olun, ister sadece kendiniz için yazmak isteyin, başlamanıza yardımcı olacak birkaç ipucu:
Kendinizi en çok özdeşleştirdiğiniz bir felsefe veya inanç sistemi belirleyin. Bu, Stoacılık, Pragmatizm, Varoluşçuluk, Hristiyanlık, (İslamiyet),Budizm veya başka bir şey olabilir.
Eğer henüz bir felsefeyle bağdaşmıyorsanız, farklı felsefeleri keşfetmekten çekinmeyin. Farklı kaynaklardan ilham almakta hiçbir sakınca yok, herhangi bir kural yok.
Seçtiğiniz felsefenin temel prensiplerini ve bilgeliğini iyi bir şekilde açıklayan 1-2 kitap bulun. Eğer ilham arıyorsanız, kendi okuma listeme göz atabilirsiniz.
Her gün kitabınızı açın ve birkaç pasaj okuyun.
Ardından, günlüğünüzün başına oturun ve okuduğunuz pasajları kendi kelimelerinizle yeniden ifade edin.
Bu yazdıklarınızın tamamen kendiniz için olduğunu unutmayın. İster fiziksel, ister dijital bir günlük kullanın, önemli olan sizin rahat ettiğiniz bir yöntemi seçmenizdir.
Deneyimlerimden biliyorum ki, bir noktadan sonra yazmak için kitaplara veya dışarıdan gelen ilhama ihtiyacınız kalmayacak. Kendi iç sesinizi dinleyerek, özgürce yazmaya başlayacaksınız. Bu yolculukta, iç huzurunuzun, mutluluğunuzun arttığını ve karakterinizin daha güçlü hale geldiğini fark edeceksiniz.
Yaşadığım tüm bu değişimler, yazmanın mucizevi gücüyle mümkün oldu. Size verebileceğim en basit ama en değerli tavsiye şu: Her gün yazarak kendinizi yeniden yaratın.
Yazmak, aynı zamanda yapabileceğiniz en zorlu eylemlerden biridir. Bu nedenle birçok insan bu yolda pes eder. Ancak, bu zorluğa göğüs gerip devam ederseniz, başkalarının sadece hayalini kurduğu muazzam faydaları elde edersiniz.
Comments