İnsanlık tarihinin erken evrelerinden beri müzik her zaman sevildi ve hayatın önemli bir parçasıydı. Müziğin tedavide kullanılması aslında çok eski tarihlere dayanıyor. Antik Roma’da müziğin hastalıklara iyi gelebileceği ve kişiyi yatıştırıp sakinleştirdiği düşünülürken Antik Yunan’da müzik her türlü erdemin temeli sayılıyordu.
1947’de ABD’nin Michigan eyaletinde müzik ilk defa yasal olarak tedavide kullanıldı ve yeni bir bilim dalının temelleri atılmaya başlanmış oldu. İsveç’in Stockholm şehrinde bir müzik terapi enstitüsünün kurulmasıyla 1977’de ABD de müzik terapinin bir bilim dalı olduğunu kabul etti.
Müzik terapinin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Kenneth E. Bruscia 1991’de müzik terapiyi “terapistin müziği kişinin sağlığını korumak, onarmak ya da geliştirmek için kullanmasıyla oluşan kişilerarası süreç” olarak tanımlamıştı. Yıllar içerisinde bu tanım değişikliklere, geliştirmelere ve düzenlemelere uğrasa da şu anda müzik terapinin kabul görmüş tanımı; “bireylerin yahut grupların fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarına karşılık verebilmek amacıyla planlı bir süreçte müziği ve müzik aktivitelerini kullanan bilim dalı”dır.
Müzik Terapi Tarihi
İlk kez müzik ile terapi 1947 yılında Michigan devlet hastanesinde tedavi seçenekleri arasında yerini almıştır. 1949 yılından bu yana Fransa'da müzik terapi çalışmaları yapılır. II. Dünya Savaşından sonra İsveç'de yer alan Stokholm semtinde bir müzik terapi enstitüsü kurulmuştur. 1977 yılında Amerika müzik terapiyi bir tedavi olarak kabul etmiştir. Müzik ile terapi psikiyatri temelli olan sorunlarda 1950 yılından bu yana tercih edilir. Bugün hemen hemen tüm Dünya ülkelerinde müzik ile terapi hastahanelerde, sanat merkezlerinde, araştırma merkezilerinde, kreşlerde, bağımsız olan alanlarda kullanılır.
Müzik dinlemek insanda estetik duyguyu geliştirir, ritim sezgisini kuvvetlendirir, içinde bulunan güçlü duyguların ortaya çıkmasına yardımcı olur. Müzik doğru kullanıldığı zaman insanlarda yaşama zevkini, heyecanını artırır, insanlarda dinginlik hissi verir, sakinleştirir, canlanmasına olanak sağlar, insani yönünü kuvvetlendirir. Sürekli olarak müzik ile uğraşan insan toplum içinde mutlu, huzurlu, etrafa neşe saçan, olumlu, ılımlı ve verimli bir birey olur. Birçok insan kendisini müzik ile ifade eder, anlatır. Buda gösterir ki müzik bir iletişim aracıdır denilebilir.
Müzik sadece ruha değil zekaya da etki eder. Fonda huzur veren bir müzik dinlerken ders çalışmak, ev işi yapmak, araba kullanmak, proje çizmek, ameliyat yapmak gibi aktiviteler zekayı açar, kuvvetlendirir. Dinlenilen müzik türüne göre beynin farklı bölümleri aktif hale getirilebilir. Böylelikle işlevini yitiren bazı beyin bölümlerini de aktif hale getirmiş olursunuz. Beyin hücrelerinin enerji ile dolmasının en güzel yollarından birisi de müzik ile terapidir.
Müzik Terapi Seansları
❖ Nefes terapi; doğru nefes alıp verme
❖ Dijital ve canlı enstrüman uygulamaları
❖ Ses masajı
❖ Vibrasyon yani titreşim terapi
❖ Sound terapi
Müzik Terapinin Yararları Neler?
Jillian Levy’nin 2017’de tamamlayıp paylaştığı araştırma ve deneylerine göre; müzik terapinin insan sağlığına altı büyük yararı var:
❖ Müzik terapi anksiyeteyi ve stresin fiziksel etkilerini azaltır.
❖ Mental iyileşmeyi hızlandırır.
❖ Parkinson ve Alzheimer hastalıklarının kontrol altına alınma aşamasında rol oynar.
❖ Depresyon seviyesini düşürür.
❖ Şizofreni gibi psikolojik hastalıkların bazı semptomlarının giderilmesine yardımcı olur.
❖ Kişinin kendisini ifade etmesini ve iletişim kurmasını güçlendirir.
Müzik terapi temelde beş aşamada gerçekleşir. İlk aşama tabii ki nefes terapi olmalıdır. Hayattaki en önemli yaşamsal işlev olan nefes alma bebeklikte mükemmel bir şekilde yapılsa da yıllar içinde gelişimle birlikte edinilen korkular, yaşanan travmalar ve daha birçok etken nefes alma becerimizi %75 oranında azaltıyor.
Nefes alma doğru yapıldığında kan basıncından bağışıklık sistemine kadar birçok etkisi olsa da müzik terapisinde önemli olan kısım, nefes alış verişin tüm sinir sistemini ve hormonları doğrudan etkiliyor olması. Bu yüzden de başlangıç olarak nefes almayı öğrenmeliyiz. İkinci aşamada dijital ve canlı enstrüman uygulamaları ve ardından ses masajı geliyor. Titreşim (vibrasyon) terapisiyle devam eden adımlar sound terapiyle son buluyor
Son olarak müzik terapinin uygulama alanlarından bahsedecek olursak; kişilik bozukluklarından sosyal fobilere, anksiyete ve stres bozukluklarından akut ve kronik ağrılara kadar birçok alanda aktif olarak uygulanıyor. Otizm hastalarında dikkatin artması, öğrenmenin kolaylaştırılması ve çevreye farkındalığın artması amacıyla kullanılıyor.
Kaynak: www.terapiler.gen.tr
コメント