Hepimiz duygusal bir tsunami ile karşı karşıyayız… “Yeterli zamanım yok” gibi artık bir mazeretiniz olmadığına göre, zamanınız var demektir. Artık zamanınız var, ve sizinle gelişiminiz arasındaki en sinir bozucu engel artık zamanınız değil. Artık yapmak zorunda olduğunuz şeyi, yapmamanızın nedeni bu değil.
Aniden ve hayatınızı değiştirecek bir şekilde zaman kazandınız.
Size neredeyse hiçbir yerden, kendi evinizde, kendi alanınızda karantinaya alınacağınız söylenmedi.
Sadece beklemekten başka yapacak bir şeyiniz yok.
Bir salgının ortasında yaşıyorsanız kendinizi motive olmuş hissedemezsiniz değil mi?
Ayrıca, hissettiğiniz şey, belki de zamanın sizin yapmanızı engellediğini iddia ettiğiniz ve yapmak istemediğiniz mide bulandırıcı şeylerdir. Evet, şuan ki şartlar yüzünden travma geçiriyorsunuz belki de.
Ayrıca, evinizi toparlamamanız, kitabınızı yazmamanız ya da kabullenemediğiniz bu salgın gerçeğinin dışında işinizi yapmamanız için hiçbir neden olmadığını kabul etmek zorunda kaldığınızdan dolayı travma geçiriyorsunuz.
Ve bu gerçeği rasyonelleştiremeyeceğiniz için, belki de şöyle bir cümleyle teselli edeceksiniz kendinizi: “bir krizin ortasında üretken olmak zor” diyerek.
Kesinlikle haklısınız.
Ama kriz sadece dışarıda olan şey değildir. İçeride de olan budur.
Hepimiz duygusal bir tsunamisi ile karşı karşıyayız.
Neredeyse elle hissedilebilen bir elektrik akımına kapılmış gibiyiz.
Bu korkunun ürettiği bir akım.
Şu anda asıl işinizi gerçekleştirmek için kendinizi motive hissetmiyorsanız, bunun nedeni büyük olasılıkla aslında istemediğiniz içindir.
Motivasyonun sırrı şudur: Kendimizi aslında umursamadığımız hedeflere doğru, sınırsız bir ilerleme kaydetmeye ikna edemeyiz.
Bu noktada bir mağara gibiyiz.
Yeni, alternatif olarak travmatize edici uyaranlarla karşılaştığımızda (yani zorlu ve belirsiz koşullar ile karşılaştığımızda) mağara gibi davranırız.
Bize, durgunluk, sessizlik, zaman ve gelişim için bir fırsat verildiğinde mağara gibi herşeyi yutuyoruz.
Aşmak istediğimiz bariyer, nihayet ortadan kalktığında mağara gibi oluruz ve yine de kendimizi her zamankinden daha fazla sıkışmış, daha üzgün ve daha kırılgan hissederiz.
Gelgit dönemi sona erdiğinde, yüzeyin hemen altında olanlarla yüzleşmek zorunda kalırız.
Eğer o kitabı yazmak isteseydiniz, şuan ki zamanı o kitabı yazmak için kullanırdınız. Yani iddia ettiğiniz ve bahane ettiğiniz zamanı. Ancak muhtemelen daha önce de yazabilirdiniz, çünkü zaman sorun değildi.
Sorun, takip etmeniz gerektiğini düşündüğünüz ve gerçekten önemsediğiniz şeyler arasındaki belirgin ve neredeyse şok edici bir kopukluktur.
Bu salgın dönemi, bunu açıkça ortaya koyuyor.
Şu anda yapmanız gerekenleri yapıyorsunuz.
Kendinizi hissetmenize izin veriyorsunuz.
Kendi iç aleminizi derinlemesine dinliyorsunuz.
Yeni yollarla, farklı yollarla, müthiş yollarla bağlantı kuruyorsunuz.
İlerleme kaydediyorsunuz.
Değişiklik yapıyorsunuz.
Bir görev listesiyle başarabileceğiniz her şeyin ötesine geçen bir şekilde üretkensiniz. Daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde üretkensiniz, çünkü belki de ilk defa, düşünmeniz, ifade etmeniz ve vazgeçmeniz için size biraz zaman tanındı.
Belki de hayatınızı dönüştürmeniz gerekmiyor.
Belki de kafanızı temizlemeniz gerekiyor.
Değerlerinizi yeniden önceliklendirmek için.
Minnettarlıkla şişmek için.
Kalbinizi sakinleştirmek için.
Belki de kendinizini aşmanız için motive olmanıza gerek yok.
Belki ihtiyacınız olan şey, kim olduğunuzu bilmeniz ve istediğinizi alabilmeniz için kendinize izin vermektir. Tabii, günlerinizi meşguliyet içindeyken yutmanıza sebep olan iç gerginliğinizi, direnişinizi ve korkunuzu aşabilmek için.
Eğer bu meşguliyetin sürdürülemez olduğuna inanıyorsanız, bunun verimsiz olduğuna da inanıyorsunuzdur, ki bunun bir yarısı, muhtemelen sizi istediğiniz hayata doğru götürmüyor, ve diğer yarısı da önemsediğiniz şeyden yada şeylerden sizi uzaklaştırıyordur.
Evet, şuan bir fırsatınız var.
Şuan için asil veya değerli görünen hiçbir şeyi başaramayacak kadar duygusallığa kapılmış olmamak için.
Ama daha yerleşmiş, daha bütünsel olmak için.
Daha çok şey yapmak için değil, daha çok kim olmanız gerektiği için.
Verimlilik genellikle kendimizden nasıl kaçtığımızla ilgilidir.
Motivasyonumuzu kaybetmemize yardımcı olan asıl şey korkudur.
Belki şu anda hissettiğiniz asıl şey büyük ve kolektif bir sıfırlanmadır, deşarj olmadır.
Bu noktada yapmanız gereken asıl şey; istediğiniz şeye doğru daha fazla adım atmak, günlük rutinlerinizi yapamayacağınız konusunda endişelenmeyi bırakmak, ve ilk etapta hiç istemediğiniz bir yaşamı beraberinde getiren bu zor durumu doğru okumak ve motivasyonunuzu kaybetmemek için mücadele etmektir.
Comments