Çok yüksek sıcaklıkta, yüksek enerjiye ulaşan atom çekirdeklerinin çarpışması sonucu oluşan füzyon (birleşme) ve fisyon (parçalanma) tepkimeleri ile elde edilen enerjiye “çekirdek enerjisi” veya “nükleer enerji” denir.
Nükleer Enerji Tarihi
Nükleer enerji, 1879 yılında Uranyum’un keşfi ile başlayan ve 1934 yılında atomun parçalanması ile devam eden süreçte politikacılar, bilim adamları ve sanayicilerin gündemine girmiştir. Diğer birçok teknolojik gelişmede olduğu gibi önce askeri savunma alanında başlayan çalışmalar daha sonra ticari olarak devam etmiştir.
Dünyanın ilk nükleer enerji santrali, Sovyetler Birliği döneminde 1954 yılında çalışmaya başlayan Obninsk Nükleer Enerji Santrali’dir.
Nükleer santrallerin yaygınlaşması 1970’li yılların başındaki petrol krizi ile birlikte başladı. Petrol ve diğer hidrokarbon kaynaklarına sahip olmayan ülkeler, bu kaynaklara olan bağımlılıklarını azaltmak ve enerji arz güvenliklerini temin etmek için nükleer santrallere yöneldiler. Nükleer santraller tüm dünyada hızlı bir şekilde işletmeye alınırken, 1979 yılında ABD’de yaşanan Three Mile Island (TMI) ve 1986 yılında Sovyet Rusya’da (bugün Ukrayna sınırları içinde) yaşanan Çernobil kazaları ile yavaşlama olsa da nükleer santraller tüm dünyada kurulmaya devam etti.
Nükleer Santrallerin Avantajları
Güvenilir, ucuz, sürdürülebilir ve erişilebilir bir enerji kaynağıdır.
Nükleer santraller 7 gün 24 saat meteorolojik şartlardan etkilenmeden çalışır.
Nükleer yakıt hammaddesi Uranyum dünyada farklı coğrafyalara yayılmıştır.
Elektrik birim maliyet fiyatlandırmasında nükleer yakıt maliyeti diğer enerji kaynaklara nazaran çok düşüktür.
İşletme sırasında sera gazı salımı yapmazlar. Bu nedenle küresel ısınmayı önlemede önemli bir alternatiftirler.
Nükleer santrallerin kurulum alanı diğer tüm santrallere göre oldukça küçüktür.
Çevremizdeki radyasyonun ancak % 1’i kadar bir etkiye sahip olması sebebiyle santrallerin yanında yerleşim, tarım, balıkçılık ve turizm yapılabilmektedir.
3 (+) nesil olarak anılan nükleer santraller, dışarıdan insan müdahalesi olmaksızın 72 saat boyunca soğutma, uçak çarpmalarına karşı koruma, pasif güvenlik sistemleri, dijital kontrol odaları, kompakt ekipman ve sistem tasarımları vb. gelişmelerle güvenli bir tasarıma sahip olmaktadırlar.
Nükleer Enerjinin Dezavantajları
Nükleer santraller çok tehlikeli atıklar oluşturmaktadır.Bu atıklar düzenli depolanmalıdır.
Nükleer santrallerde meydana gelebilecek kazaların sonuçları hem doğa hem de insanoğlu için çok yıkıcı olmaktadır.
Dışarıdan gelebilecek terör saldırılarına karşı risk taşımaktadır.
Uranyum kaynaklarının 30 ile 60 yıl arasında tükeneceği tahmin edilmektedir.
Nükleer santrallerde, kaynar su reaktörlerinde, soğutma suyu reaktör çekirdeğinden geçer. Eğer herhangi bir yakıt sızıntısı varsa, su kontamine (kirlenmiş) olur.
Dünyadaki Nükleer Santraller
Temmuz 2018 itibariyle, 31 ülkede 453 nükleer reaktör işletmede, 17 ülkede 57 adet nükleer reaktör de inşa halindedir. Nükleer Güç Santrallerinde üretilen elektrik dünya elektrik arzının %11’ine denk gelmektedir. Ülke bazında bakılırsa Fransa elektrik talebinin yaklaşık %72’sini, Ukrayna %55’ini, Belçika %50’sini, İsveç %40’ını, Güney Kore %27’sini, Avrupa Birliği % 30 ve ABD %20’sini nükleer enerjiden karşılamaktadır.
İnşa halindeki nükleer reaktörlerin 15’i Çin’de, 7’si Hindistan’da, 6’sı ise Rusya’dadır. Bunun yanında ABD’de 2, Birleşik Arap Emirlikleri’nde 4, Güney Kore’de 4, Fransa ve Türkiye’de 1’er nükleer reaktör inşa halindedir.
Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri
Ülkemizin yarım asırlık nükleer güç santrali kurma hedefi, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Arasında Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma”nın 12 Mayıs 2010 tarihinde imzalanmasıyla gerçekleşmeye başlamıştır. Yapılması planlanan santral, her biri bin 200 MW (megawatt) olan, dört güç ünitesinden oluşacak ve yılda yaklaşık 35 milyar kWh (kilovat saat) elektrik enerjisi üretilecektir.
Ülkemizin ikinci nükleer santral projesi olan Sinop Nükleer Santrali için 3 Mayıs 2013 tarihinde Japonya ile nükleer santral yapımı ve işbirliğine ilişkin hükümetler arası anlaşma imzalanmıştır. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir.
Akkuyu ve Sinop’ta toplam sekiz reaktör kurmayı planlayan Türkiye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre 2025 sonuna kadar toplam elektrik ihtiyacının en az yüzde 5’ini nükleer güç ile sağlamayı hedeflemektedir.
Nükleer santralde ağı genişletmeyi hedefleyen Türkiye, üçüncü santral için adım adım Çin’le işbirliğine gitmektedir. Eski Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın 2016 yılının haziran ayı sonunda Çin’de imzaladığı işbirliği anlaşması TBMM’de kabul edilmiştir.
Alıntı Yapılan Kaynaklar:
Comentarios