Hayatımı odaklanmayı kolaylaştıracak kadar basitleştirmek için hangi şeyleri elemine etmeliyim?
İşyerinizde görevlerinize odaklanıp, onları bitirmek için mücadele ediyor musunuz? Telefon bildirimleri, sosyal medya dedikoduları veya rastgele herhangi bir şey genellikle dikkatinizi dağıtıyor mu? Bu durumda, sen ve ben aynıyız. Çünkü tek bir şeye odaklanmak, işyerindeki en zor şeylerden biridir.
Her zaman sizi rahatsız eden ya da odanığınızı alt üst eden muhakkak bir şey(ler) vardır, değil mi?
Başka biri,
Bir telefon araması
Toplantı
Yanlış bir acil durum
Bizzat kendiniz
Bir yabancının kedisi
Dün geceki NBA yada Futbol maçlarıyla ilgili haberler
Elbette, bu tür şeyleri suçlayabilirsiniz, fakat bu bir zayıflıktır. İkimiz de biliyoruz ki, bu tür şeyler izniniz olmadan asla sizi rahatsız edemez.
Bu, yeterince odaklanamadığınız anlamına gelir; birinin veya bir şeyin zihninize girmesine izin veriyorsunuz demektir yani.
Korkunç bir şey bu, değil mi?
Odaklanma sorununa böyle bakıyorum. Ama her zaman odaklanamadığımı itiraf etmeliyim. Bazen teslim oluyorum bu duruma. Bu iyi değil elbette.
Hayatınız dedikodu yapmaktan, Instagram’a günde 439 kez veya daha fazla bakmaktan, 49 YouTube videosu izlemekten ve olumsuz haberler okumaktan bir fayda elde edemez muhakkak.
Peki, odaklanmanızı geliştirmek için ne yapabilirsiniz? İşte önemli olan şeylere odaklanamadığımda her zaman yaptığım 2 şey…
1| Eleyin, Eleyin, Eleyin
Her gün bir şeyler biriktiririz. Ben burada sadece kıyafet, mutfak malzemesi, ev dekorasyonu, oyuncak, alet gibi satın aldığınız şeylerden bahsetmiyorum.
Fikirler biriktiririz mesela.
Hiç bunun hakkında düşündünüz mü? O kadar çok fikre maruz kalıyoruz ki bazılarını benimsiyor ve kendimize ait kılıyoruz.
Örneğin, birçok kişi benden daha fazla YouTube videosu oluşturmamı talep ediyor. Ailem, arkadaşlarım, ekip üyelerim, okuyucular, öğrencilerim, yani herkesin bir takım fikirleri var. Ve yardım da etmek istiyorlar.
Aynı şekilde fikirlerimi başkalarıyla da paylaşıyorum. Hayatınızı, kariyerinizi, işinizi veya ilişkilerinizi nasıl geliştirebileceğinize dair fikirler bunlar. Hepimiz bunu yapıyoruz bir şekilde, farklı da olsa. Ve bunda yanlış bir şey yok açıkçası.
Fakat bu noktada yanlış olan, insanlardan aldığınız girdileri filtreleyerek elemine etmezseniz ortaya sorunların çıkabilecek olması. İnsanlardan YouTube videoları yapmam gerektiğini duyduktan sonra kendi kendime “Hey! YouTube videoları yapmalıyım!” diye düşündüm.
Son altı aydır da bunun hakkında çok düşünüyorum. Ayrıca bir strateji oluşturmak için çok zaman harcadım.
“Videolarım ne hakkında olmalı?
“Nereye kaydetmeliyim?”
“Nasıl düzenlemeliyim?”
“Hangi müziği kullanmalıyım?”
Bunun üzerinde çok çalışıyorum şu aralar. Ve yakın zamanda bir video da yayınladım. Geri bildirimler şimdilik olumlu açıkçası.
Tek bir sorunum var: Çok fazla dikkat ve zaman gerektiriyor. Sonuç olarak, yazmaya, podcast yapmaya ve yeni kurslar oluşturmaya daha az zaman ayırmak mecburiyetinde kalıyorum.
Ve açıkçası bunlar da tam olarak yapmak istediğim şeyler. Bir sebepten dolayı da bir blog sitesi başlattım: Yazmayı seviyorum ve bu işte iyiyim diyebilirim. Bu nedenle, şuan ki işim, o kadar da iyi olmadığım bir alan olan YouTube videoları oluşturmaya kıyasla daha kolay.
Ayrıca, çevrimiçi kurslarım için makaleler, kitaplar ve materyaller yazmayı çok seviyorum. Severek yaptığım için de, bir takım zorluklarla karşılaşmam, açıkçası umurumda değil.
Ancak YouTube videoları üzerinde çalışırken çok sinirleniyor ve stres yapıyorum. Ve bu yüzden, odaklanma sorunu yaşadım ve devam eden işlerim de bundan ötürü zarar gördü.
Odaklanmadığım zaman ne yaptım peki? Kendime şu soruyu sordum:
“Hayatımı odaklanmayı kolaylaştıracak kadar basitleştirmek için hangi şeyleri elemine etmeliyim?”
Bu durumda YouTube’a odaklanmayı bıraktım. Eliminasyon, hayatımın birçok alanında kullandığım anahtar bir stratejidir aslında.
Yıllar boyunca o kadar çok gereksiz şeyler biriktiriyoruz ki, sürekli olarak elemine etmemiz ve hayatımızdan çıkarmamız gerekiyor:
Fikirler
Projeler
iş
Bir takım nesneler (koltuklar, masalar vs…)
Ve benzer şeyler…
Odaklanmakta zorlanırsanız, bu stratejiyi deneyin bence. Hayatınızı o kadar basitleştirin ki yaşamak bir esinti gibi olsun.
Ve bu noktada kendimize dürüst olalım. İmkansız ve zor bir hayatı yaşamayı kim ister ki? Hayat zaten yeterince zor. Daha da zorlaştırmanın bir manası yok açıkçası.
2| Geçmiş Başarıları ve Mutlu Olduğunuz Anları Düşünün
Geçmişteki başarılarınızı ve mutlu olduğunuz anları düşünmek, hücrelerimizin ürettiği ve aynı zamanda kimyasal bir horman olan serotonin üretimini artırır.
Serotonin, vücudunuzun her bölümünü etkileyen temel bir kimyasaldır. Serotonin, vücut fonksiyonlarımızda büyük rol oynar. Ama aynı zamanda depresyonu azaltmaya, libidoyu artırmaya, ruh halini dengelemeye, uykuyu kontrol etmeye ve anksiyeteyi düzenlemeye de yardımcı olur.
Serotonin ayrıca genel refahımızda büyük rol oynar.
Ama işte bu noktada, yani odaklanabilmenizde serotoninin önemi büyük. Serotonin ayrıca gecikmiş hazzı da düzenler. Serotonin aktiviteniz azaldığında, uzun vadede odaklanma eksikliğine neden olabilir. Bu durumda, planlarınıza göre hareket etme olasılığınız daha düşüktür.
Odak noktanızı kaybettiğinizde, serotonin aktivitenizin düşük olma ihtimali büyüktür. Bu yüzden dışarı çıkmak, içmek, alışveriş yapmak, seks yapmak, televizyon seyretmek veya size kısa süreli zevk veren herhangi bir şey gibi kısa vadeli zevklere teslim olursunuz.
Odağınızı geliştirmek için serotonin aktivitenizi artırın. Araştırmalar, bedensel egzersizin bunu gerçekleştirebileceğini gösteriyor. Ama eşit derecede etkili ve çok daha kolay olan başka bir yol da, basit bir zihin egzersizi yapmak olabilir.
Bu zihin egzersizinde tek yapmanız gereken geçmişte meydana gelen olumlu olayları hatırlamaktır.
UCLA’da bir sinirbilimci ve “The Upward Spiral” adlı kitabın yazarı Alex Korb, olumlu olayları hatırlamanın neden önemli olan şeylere odaklanmanıza yardımcı olduğunu şöyle açıklıyor:
“[Serotonin seviyesini artırmak için] yapmanız gereken tek şey, hayatınızda meydana gelen olumlu olayları hatırlamaktır. Bu basit egzersiz, dikkati kontrol eden prefrontal korteksin hemen arkasındaki bir bölge olan ön singulat kortekste serotonin üretimini arttırır.”
Serotonin yükseldiğinde, odak noktanız artar. Sonuçta, yapmanız gereken de budur.
Kulağa sevimsiz geldiğini biliyorum, ama bir şeyler ters gittiğinde onu düzeltmelisiniz.
Odaklanamadığım zaman, yaptığım ilk şey çözüme ihtiyacı olan bir sorunum olduğunu kabul etmektir. Bazı insanlar sorunları olduğunu bile bile, kabul etmeden yaşarlar maalesef.
Hayır, telefonunuzu her 2 dakikada bir kontrol etmeniz normal değildir.
Hayır, her zaman dedikodu yapmak normal değildir.
Hayır, sıkılmak normal değildir.
Hayatınıza odaklanın. Sizin için neyin önemli olduğunu düşünün ve bunu en iyi bilecek olan da sizsiniz. Sonra bunları yapın ve dikkatiniz dağılmasın, ki odağınızı kaybetmeyin.
İyi şanslar.
Commenti