Otonom araç teknolojisine aktif olarak yatırım yapan 40'tan fazla şirket bulunmakta ve bunların çoğu geleneksel otomobil üreticileridir. Ayrıca, Google'ın ana şirketi Alphabet gibi teknoloji odaklı firmalar da geleceğin otonom araçları üzerinde yoğun bir şekilde çalışmaktadır.
Sonuç olarak, gelecek yıllarda tamamen otonom ve ticari olarak uygulanabilir sürücüsüz araçları yollarda aktif bir şekilde görmeye başlayacağız. Eğer bu gerçekleşirse, otonom araçlar dünyamızı iyileştirme ve günlük yaşantımızı daha da kolaylaştırma potansiyeline sahip olacak. İşte insanların otonom araçlardan faydalanabilecekleri beş yol:
1| Yollarımız Daha Güvenli Hale Gelecek
Bazı yüksek profilli otonom araçların trajik kazalara karışmış olmaları zaman zaman haberlere konu olmuştur, ancak mevcut verilere göre otonom otomobillerin nihayetinde yollarımızı daha güvenli kılacağını söylemek mümkündür. Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi'nin (NHTSA) istatistikleri, yanlış hesaplamalar, kural ihlalleri, aşırı hız, alkollü sürüş ve telefon kullanımı gibi faktörlerle sürücü hatalarının karayolu trafik kazalarının başlıca sebebi olduğunu ortaya koymaktadır.
Aslında, endişe verici bir biçimde, ciddi kazaların %94'ü insan hatasından kaynaklanıyor. Tamamen otonom araçlar, insan hatasını ortadan kaldırarak yolları sürücüler için olduğu kadar yolcular, bisikletçiler ve yayalar için de daha güvenli hale getirir. İşte bu yüzden NHTSA, otonom araçların sağladığı güvenlik avantajlarını desteklemektedir.
2| Park Sıkıntıları Hafifleyecek
Ayrıca, otonom araçların kalabalık şehirlerdeki park sorununa çözüm getireceği beklenmektedir, zira sürücüsüz araçlar yolcuları rahatça indirip yoluna devam edebilmektedir.
Gelecekte, eğer sürücüler otonom araç satın almak yerine araç paylaşımı veya taksi hizmetlerini tercih ederlerse, bu durum daha da yaygınlaşabilir. Ayrıca, daha az insanın park yeri arayışı olacağı için, mevcut büyük otopark alanları yeni konut projeleri veya parklar gibi kamusal alanlar için kullanılabilir.
Bu durumu göz önünde bulundurarak, Arizona'daki Chandler şehrinin imar yönetmelikleri, otonom araçlara uyum sağlamak üzere değiştirilmiştir; böylece daha az park yeri gerektiren yapılar inşa edilebilecektir. Diğer bir ifadeyle, gelecekteki binalar büyük ve göze batan otoparklarla çevrili olmayacak, bunun yerine okul taşıtları için yolcu alıp indirme bölgeleri öncelikli hale gelecektir.
3| Günlük Olarak İşe Gidip Gelmek Daha Katlanılabilir Hale Gelecek
İnsan müdahalesine gerek kalmadan direksiyonun arkasında oturduğumuz günler geldiğinde, otonom araçlar günlük işe gidip gelme sürecini önemli ölçüde iyileştirecek. Direksiyon başında zaman geçirmek yerine, koltuğunuza uzanıp işlerinize odaklanabilir, ya da Netflix'te son bıraktığınız filmi veya diziyi izlemeye devam edebilirsiniz. Amerikalıların yılda ortalama 19 iş gününü trafikte geçirdiklerini düşünürsek, bu, büyük bir konfor ve rahatlık sağlayacak.
4| Emisyon Değerleri Düşecek (Teoride)
Gelecekte, otonom araçların büyük bir kısmının elektrikli veya hibrit olması ve insan sürücülere göre daha etkin sürüş becerileri sunması bekleniyor; bu da emisyonlarda önemli bir azalma umudunu doğuruyor.
California Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre, otonom araçlar 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını %80 oranında azaltabilir; ancak bu, araçların tamamen elektrikli ve paylaşımlı olması durumunda geçerlidir.
Eğer paylaşımlı ve elektrikli araçlara geçiş yapmazsak, emisyonların 2050 yılına kadar yüzde 50'ye varan oranlarda artabileceği endişesi bulunmaktadır. Otonom otomobiller, araç kullanamayan kişilere de araç sahibi olma imkanı tanıyabilir, bu da araç sayısının ve sürüş mesafelerinin artmasına yol açabilir. Bu durum, beklenen faydaların kaçınılmaz sonuçlar nedeniyle gerçekleşemeyeceğini gösteriyor.
Toplum olarak, otonom araçların çevresel avantajlarından tam olarak faydalanabilmek için, araç sahipliği konusundaki yaklaşımımızı yeniden değerlendirmemiz gerektiği açıkça ortadadır.
5| Yurtiçi Hava Yolculuğuna Olan Talep Azalacak
Volvo'nun 2018'de tanıttığı 360c konsept otomobili, otonom araçların gelecekte sadece taşıt olmaktan çıkıp, çalışma, uyuma ve dinlenme alanı olarak hizmet vereceği bir vizyonu ortaya koyuyor. Bir otel odası ile birinci sınıf uçak kabininin arasındaki konforu sunan bu konsept, sürücüsüz bir aracın lüks ve kısa mesafeli yurtiçi seyahatlerde hava yolculuğunun yerini alabileceğini öngörüyor.
Volvo'nun konsept aracıyla, yiyecek ve içecek siparişi verip, aracınız sizi götürürken rahatlayabilirsiniz. Üstelik, özellikle bir gecede tamamlanabilecek mesafeler için, bu yenilikçi yaklaşım seyahat endüstrisini derinden etkileyebilir ve karbon ayak izini azaltabilir.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. LinkedIn ve Forbes’ta düzenli olarak yönetim ve teknoloji trendleri hakkında yazılar yazıyorum. Yapay Zeka (AI) hakkında yeni bir kitap kaleme aldım, hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz. Gelecekteki yayınlarımı da okumak için ağıma buradan abone olabilirsiniz veya ‘Takip Et’i tıklayabilirsiniz. Ve Ayrıca, Twitter, Facebook, Instagram, Slideshare veya YouTube kanalım aracılığıyla da benimle iletişime geçmekten çekinmeyiniz.
