top of page

Blog Posts

Plastik Yiyen Bakteriler: Okyanuslardaki Kirliliğe Umut Işığı mı?

Writer: Hüseyin GÜZELHüseyin GÜZEL

Mikroplastik krizini çözmek için okyanuslarımızda enzimatik geri dönüşüm kullanımının arkasındaki bilim nedir?


Mikroplastik kirliliği, okyanus ekosistemlerini ve insan sağlığını tehdit eden küresel bir sorun haline gelmiştir. Geleneksel yöntemlerle plastik atıkların temizlenmesi hem maliyetli hem de zaman alıcı olduğundan, bilim insanları doğadan ilham alarak daha etkili ve sürdürülebilir çözümler geliştirmeye odaklanmaktadır. Bu çözümlerden biri, mikroplastiklerin biyolojik olarak parçalanmasını sağlayan enzimatik geri dönüşüm yöntemidir.


Ocean Pollution
Can Plastic-Eating Bacteria End Ocean Pollution?
“Okyanustaki tüm yaşamın iyiliği için endüstriyel kirlilik ve plastik atıkların atılmasıyla mücadele edilmelidir.” Sir David Attenborough.

Enzimatik geri dönüşüm, belirli enzimlerin plastik polimerlerini daha küçük bileşenlere, hatta ham maddelerine kadar parçalayarak geri dönüştürmesine dayanır. Bu süreçte en sık kullanılan enzimlerden biri, PET plastikleri parçalayabilen PETaz enzimidir. Ideonella sakaiensis adlı bakteriden elde edilen bu enzim, plastikleri daha küçük monomerlerine ayırarak yeniden kullanımını mümkün kılar. Bilim insanları ayrıca enzim mühendisliği sayesinde bu enzimlerin verimliliğini artırarak, daha kısa sürede ve daha düşük sıcaklıklarda plastikleri bozundurabilen versiyonlarını geliştirmektedir.


Okyanus ortamında enzimatik geri dönüşüm uygulamaları, mikroplastiklerin doğal yolla biyolojik olarak parçalanmasını hızlandırmayı amaçlar. Bu süreci optimize etmek için genetik olarak değiştirilmiş bakteriler veya nanopartikül tabanlı enzim taşıyıcıları gibi yenilikçi yaklaşımlar kullanılmaktadır. Ancak, bu teknolojinin geniş ölçekli uygulanabilirliği için çevresel etkilerin detaylı bir şekilde incelenmesi ve kontrollü biyolojik sistemlerin geliştirilmesi gerekmektedir.


Enzimatik geri dönüşüm, mikroplastik krizine karşı devrim niteliğinde bir çözüm sunma potansiyeline sahiptir. Bilim insanları, bu yöntemi daha etkili ve yaygın hale getirmek için çalışmalarına devam ederken, çevresel sürdürülebilirlik açısından da titizlikle değerlendirilmesi gereken bir alan olarak öne çıkmaktadır.


İnsanlığın Çöplüğü: Okyanuslar

Strafor şişeler, kauçuk parçaları ve çeşitli atıklar, bir zamanlar berrak ve huzur veren mavi okyanusun yüzeyinde sürükleniyor. Sahillerimiz atıklarla kaplanmış, doğanın çürümesine tanıklık ediyoruz. Mikroplastikler besin zincirimize sızarak ekosistemi ve sağlığımızı tehdit ederken, okyanus artık insanlığın beşiği değil, plastikle dolu, kirli ve boğucu bir çöplüğe dönüşmüş durumda.


Plastik, 1930’larda ilk sentezlendiğinden beri hızla yaygınlaşarak neredeyse tüm endüstrilerin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Etrafınıza baktığınızda, kaç nesnenin plastikten üretildiğini fark edebilirsiniz. Sağladığı kolaylıkların yanı sıra, plastik aynı zamanda deniz ekosistemleri için büyük bir tehdit oluşturuyor. Haberlerde plastik torbalara dolanmış kaplumbağalar veya mikroplastik yutmuş balıkların görüntüleriyle sıkça karşılaşıyoruz. Plastik kirliliği, ekosistemleri ve canlıları tehdit eden acil bir sorun olarak derhal çözüm gerektirmektedir.


Plastik Yiyen Bakteriler

Ideonella sakaiensis
Ideonella sakaiensis

Plastik tüketen bakteriler, özellikle Ideonella sakaiensis türü, polietilen tereftalat (PET) gibi belirli plastikleri parçalayabilen özel enzimler salgılar. Bu bakterilerin keşfi, plastik kirliliğiyle mücadelede bilim insanlarına yeni bir umut ışığı sunmuştur. Ancak, bu mikroorganizmaların okyanuslardaki plastik kirliliğini tamamen ortadan kaldırma potansiyeli konusunda bilim dünyası hala temkinli yaklaşmaktadır.


Ideonella sakaiensis, 2016 yılında Japonya’nın Sakai kentinde, bir plastik şişe geri dönüşüm tesisinin yakınındaki tortu örneklerinde keşfedildi. Bu bakteri, PET ile kirlenmiş tortu örneklerinden izole edilen bir mikroorganizma topluluğunun parçası olarak tanımlandı. Araştırmalar, I. sakaiensis’in PET’in %75’ini karbon dioksite dönüştürerek mineralize edebildiğini ortaya koymuştur.


Ideonella sakaiensis, gram-negatif, aerobik ve çubuk şeklinde bir bakteridir. Hareketli hücre yapısına sahip olup, tek bir kamçı ile donatılmıştır. Bu bakteri, pH 5.5 ile 9.0 arasında değişen ortamlarda yaşayabilir ve 15 ile 42 °C arasındaki sıcaklıklarda gelişim gösterebilir. En ideal büyüme sıcaklığı ise 30-37 °C aralığındadır.


Kimyasal özellikleri bakımından Ideonella sakaiensis, oksidaz ve katalaz testlerinde pozitif sonuç verir. PET yüzeyine tutunmak ve PET parçalayan enzimlerini salgılamak için ince kamçısını kullanır. Bu süreçte PET’i, tereftalik asit (TPA) ve etilen glikolden oluşan bir heterodimer olan mono(2-hidroksietil) tereftalik aside (MHET) dönüştürür. Daha sonra, oluşan MHET, hücrenin dış membranında bulunan lipit-bağlantılı MHET hidrolaz enzimi (MHETase) tarafından iki monomerik bileşene ayrıştırılır.


Bu bakterinin plastik kirliliğiyle mücadeledeki potansiyeli, genetik mühendislik sayesinde geliştirilebilir ve PET atıklarının daha hızlı ve verimli bir şekilde parçalanması sağlanabilir. Ancak, bu bakterilerin okyanuslardaki plastik kirliliğini tamamen ortadan kaldırabileceği düşüncesi, kapsamlı araştırmalar ve ileri düzeyde geliştirme çalışmaları gerektirmektedir.


Bakterilerin plastikleri parçalama yeteneği, genetik mühendislikle binlerce kat hızlandırılmadığı sürece, okyanuslardaki plastik kirliliğini çözmede etkili bir yöntem olmayacaktır. Yapılan araştırmalar, plastiklerin daha hızlı ayrıştırılmasını sağlamak için bu bakterilerin genetik olarak geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir.


Bu bakteriler, plastik moleküllerinin uzun zincirlerini kısa zincirlere (monomerlere) dönüştürerek plastikleri parçalar ve bu monomerler, bakterinin büyümesi için enerji sağlar. Bilim insanları, bu süreci hızlandırmak için Ideonella sakaiensis üzerinde genetik mühendislik deneyleri yapmış ve E. coli gibi daha etkili enzim üreten bakterileri, PETaz üretimi yapan fabrikalara dönüştürmüşlerdir.


Sonuç olarak, plastik yiyen bakteriler, okyanus kirliliğini azaltma potansiyeline sahip olsa da, bu organizmaların geniş ölçekli ticari uygulamalara geçebilmesi için daha fazla araştırma ve geliştirme gerekmektedir. Bu bakterilerin çevresel etkileri ve güvenlikleri hakkında daha fazla bilgi edinmek amacıyla kapsamlı çalışmalar yapılması şarttır.


by Venus Lee & Microsoft Copilot & ChatGPT

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating*
  • Beyaz LinkedIn Simge
  • Beyaz Facebook Simge
  • Beyaz Heyecan Simge

BU İÇERİĞE EMOJİ İLE TEPKİ VER

bottom of page