Feynman’dan Mükemmellik Dersleri… Richard Feynman, 20. yüzyılın en ünlü fizikçilerinden biriydi. Kuantum elektrodinamiği alanındaki çalışmaları nedeniyle Nobel Ödülü’ne dahi layık görüldü.
Feynman’ı farklı kılan asılşey, bilim dünyasına problemlere çözüm getirmek açısından sanatsal ve eşsiz bir yaklaşım getirmesiydi.
Şu anda James Gleick’in Richard Feynman’ın yaşamını ve bilimsel çalışmalarını konu edinen “Genius” adlı kitabını okuyorum, ve bu sayede sadece Feynman’ın bilime özgü yaklaşımını öğrenmekle kalmıyor, aynı zamanda felsefe, psikoloji, tarih ve çok daha fazlasını öğreniyorum.
Yaşam Boyu Öğrenmenin Beraberinde Getirdiği Zevk
Feynman henüz 15 yaşında iken kendini trigonometri, ileri cebir, analitik geometri ve matematik alanında geliştirdi. Kendi kendine öğrenebilen biriydi. Bu noktadaki motivasyonunu basitçe açıklamak gerekirse; temelde işlerin nasıl yürüdüğünü anlamaktan ve analiz etmekten zevk almasıydı ve bilim çevreleri tarafından dünyayı ve bilimsel problemleri eşsiz bir şekilde çözümlemesi ile tanınıyordu.
O bir zamanlar şunu söylemişti:
“Sizi en çok ilgilendiren şeyi, mümkün olduğunca disiplinli,saygılı ve size özgü bir şekilde sıkı çalışın.”
BBC TV kanalında bir zamanlar yapımcı olan Christopher Sykes, onun hakkında “Yaşamı ve yaşamın bize sunduğu her şeyi keşfetmekten büyük zevk alırdı.” demiş ve devamında şunu da eklemiştir: “Bundan daha da ötesi, bunu başkalarına anlatmaktan daha büyük zevk alırdı.”
Feynman, zaten yaşamı boyunca kendini kanıtlamış biri olarak, kariyerini nasıl belirleyeceğini kendi kendine öğrenmişti. Feynman’a göre, bilimden duyduğu hazzın çoğu, anlayış seviyelerini çözen bu ilk adımdan kaynaklıydı.
Bir Şeyleri Bulmanın Keyfi
Hiçbir şeyi varsaymayın, herşeyisorgulayın. Feynman, şüpheye yer bırakmamız gerektiğine, ve aksi takdirde ilerleme ve öğrenmenin mümkün olmadığına çok güçlü bir şekilde inanıyordu.
MIT’den bir arkadaşı ve aynı zamanda meslektaşı olan Marvin Minsky, bir zamanlar Feynman’dan “bir çocuk gibi alışılmışın dışında olma, ve herkesin düşündüğünü görmezden gelmede gayet iyiydi… Bir keresinde çok şaşırmıştım, zira eğer bir şey işe yaramıyorsa, ona başka bir persfektiften bakabiliyordu.” diye bahsetmiştir.
Nobel Ödülü’nü kazandığında Feynman şunu söylemiştir:
“Ödülümü zaten aldım… ödül, bir şeyi bulmaktan duyulan haz, keşfetmenin verdiği heyecan ve diğer insanların bunu görmesidir, ki bunlar gerçek şeylerdir.”
Feynman, bilginin en küçük bir parçasını dahi hafife almadı. Sadece bilmek istedi ve zamanı geldiğinde, bildiklerini başkalarına mümkün olan en basit şekilde açıkladı.
Richard P. Feynman’ın en iyi kısa eserlerinden biri olan “Bir Şeyleri Bulmanın Keyfi” adlı kitabında bunu şöyle ifade etmiştir:
“Şüpheye yer bırakmalıyız yoksa bir ilerlemeden ve öğrenmeden bahsedemeyiz. Soru sormadan da öğrenmek mümkün değildir. Ve bir soru beraberinde şüpheyi gerektirir. Ve insanlar genel olarak kesinliği arar. Ama kesinlik diye bir şey de yoktur. Fakatinsanlar kesin olarak bilmeden de nasıl yaşayabileceklerinden korkarlar. Bu hiç de tuhaf değil. Aslında bildiğinizisanıyorsunuzdur. Fakat eylemlerinizin geneli eksik bilgiye dayanıyor ve bunun ne hakkında olduğunu veya dünyanın amacının ne olduğunu da gerçekten bilmiyorsunuzdur ya da başka şeyler biliyorsunuzdur. Özetle yaşamak ve bilmemek mümkün değildir.”
Ayrıca Feynman, diğer alanlardaki ilkelerin, daha geniş persfektifte bilimsel bilgi çerçevesine nasıl uyduğunu anlamaya çalıştı. Feynman, bilmenin yanı sıra, bilgiyi kavramanın önemine de çok inanıyordu.
Cahiliyye Bilgeliği
Cehalet tüm insanlık bilgisinin altında yatar.
“İlk ilkeniz, kendinizi kandırmamalısınız, ve kandırılmak için en kolay kişi de sizsiniz” diyor Feynman.
Entelektüel anlamda alçakgönüllülük basitçe, “inandığınız şeylerin aslında yanlış olabileceğinin kabulüdür” diyor Duke Üniversitesi’nde bir sosyolog ve kişilik psikoloğu olan Mark Leary.
Bilim adamları yeni ve daha iyi sorular sorarak keşifler gerçekleştirir. Bilinmeyenin peşinden gitmekten de asla vazgeçmezler.
Feynman her şeyin diğer her şeyle bağlantılı olduğunu iddia ediyordu.
Bir zamanlar, Feynman bilim insanının evrensel sorumluluğunun “cehalet, şüphe ve belirsizlik” içinde olmaya devam edeceğini söylemiştir. Einstein da aynı zamanda sorgulamanın ve merakın, bilgi edinmenin ve öğrenmenin anahtarı olduğunu ifade etmiştir.
“Bilgiyi kavramada ilerleme kaydetmek için mütavazi olmalı ve bilmiyorum diyebilmeliyiz. Şüphesiz hiçbir şey kesin değildir ya da henüz kanıtlanmamıştır. Merak ettiğiniz için araştırıyorsunuzdur, zira cevabı bildiğiniz için değil. Ve bilimsel konularda daha fazla bilgi edindikçe, gerçeği bulmanız değildir asıl olan, az ya da çok olası olduğunu görmenizdir.” diyor Feynman.
Bilgi hayattaki en değerli şeydir, zira bilgiyi istemek, cehaletinizin ve kör noktalarınızın farkına varmak, bir hususta uzmanlaşmaktan daha iyidir.
Bilginizdeki bir boşluğu keşfettiğinizde, bunu daha iyi bir insan olmak ve bilgeliği aramak açısından bir fırsat olarak görün. Feynman bunu şöyle açıklıyor:
“Bilmemenin, yanlış olabilecek cevaplara sahip olmaktan çok daha iyi olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık cevaplarım, olası inançlarım ve farklı şeyler konusunda farklı derecelerde belirsizliklerim var, ama hiçbir şeyden tam olarak emin değilim ve hakkında hiçbir şey bilmediğim pek çok şey var, örneğin neden dünyaya geldiğimizisormanın bir anlamı olup olmadığı gibi. Ki zira bunun cevabını bilmek de zorunda değilim. Gerçekten anlayabildiğim kadarıyla, gizemli bir evrende bir amacı olmadan kaybolmaktan ve hiç bir şey bilmemekten korkmuyorum.”
Hayatla ilgili kararlar aldığınızda, bunların en doğru ve mükemmel kararlar olduğunu bilemezsiniz; sadece elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı düşünürsünüz. Ve sadece daha iyi bilgiler, zihinsel modeller ve ilkeler kararlarınızı geliştirebilir ve sizi daha iyi bir düşünür yapabilir.
Feynman bir keresinde, “Aptal olduğumu bilecek kadar zekiyim.” demiştir.
Daha Hızlı Öğrenmenin Sırrı
Binlerce yıldır insanoğlu bir kavramı anlamanın en iyi yolunun, onu başkalarına izahat etmek olduğunu iyi bilir. “Biz öğretirken öğreniriz.” der bir Roma dönemi filozofu Seneca.
“Büyük Açıklayıcı” olarak da bilinen Richard Feynman, karmaşık bilimsel bilgiyi neredeyse herkese basit ve sezgisel yollarla açıklayabildiği için büyük saygı görmüştür bilim çevreleri tarafından.
Bill Gates, onun öğretme yöntem ve uygulamalarından o kadar ilham almıştır ki, “hiç sahip olmadığım en büyük öğretmenim” diye anmıştır Feynman’ı.
Feynman’a göre, dahinin gerçek ayırt edici özelliği olayları basitçe açıklayabilme yeteneğidir, ki zira sekiz yaşında bir çocuğun anlayabileceği kadar basit olmalıdır.
Ve bir keresinde “Hiç bir şey bilmeden doğdum ve bunu burada ve orada değiştirmek için çok az zamanım var.” demiştir.
Çoğu şeyin “öğrenilebilir kuralları” olduğunu düşünüyordu. Ve kendinize neredeyse her şeyi öğretebileceğinizi de.
Daha hızlı öğrenme yaklaşımı (Bir Feynman Tekniğidir); öğrendiklerinizi başkalarına açıklamanın veya öğretmenin, daha iyi öğrenmenize ve öğrendiklerinizden daha fazlasını belleğinize kaydetmenize yardımcı olmasıdır. Bu Feynman tekniğini açıklayan harika bir tariftir.
Başkalarına öğrendiklerinizi öğretmek, bilgi edinmenin ve bunu elde tutmanın en hızlı yollarından biridir. Ki bilginizin nihai testi, onu başka birine aktarabilme kapasitenizdir.
Richard Feynman’dan öğrenebileceğimiz asılşey, işleri farklı yapmanın değeri, meraklı olmanın sevinci ve bir şeyler bulmanın zevkidir.
Arkadaşlar paylaşımlar hakkında görüşlerinizi (olumlu&olumsuzluk) bildirirseniz çok sevinirim...