Rudolf Diesel'in tam adı Rudolf Christian Karl Diesel'dir. 18 Mart 1858'de, Alman bir ailenin çocuğu olarak Fransa'nın Paris kentinde dünyaya geldi.
Gençlik yıllarını İngiltere'de geçiren Diesel, Augsburg ve Münih'te eğitim aldı. 1870'te Fransa-Prusya Savaşı'nın başlamasıyla 12 yaşında iken İngiltere'ye göç etmek zorunda kaldı. Savaş sonrası Almanya'daki teyzesi ve amcasının yanına döndü ve Augsburg'da ilkokula başladı. Matematik öğretmeni olan amcası, ona Almanca ve matematik dersleri verdi. 14 yaşındayken ailesine mühendis olma arzusunu dile getiren bir mektup yazdı ve 1873'te Augsburg endüstri okuluna burslu olarak girdi.
1879'da tifo nedeniyle okula ara veren Diesel, İsviçre'ye gitti. Orada, mekanik üzerine pratik yapmak amacıyla bir şirkette çalıştı. 1880'de okula dönerek sınıf birincisi olarak mezun oldu. Paris'e dönüşünde, Profesör Karl von Linde ile modern soğutma ve buz üretim tesisinin kurulumunda çalıştı ve bir yıl içinde tesisin yöneticisi oldu. 1890'da Berlin'e taşınan Diesel, Linde ile çalışmaya devam etti ve bu dönemde buhar makineleri üzerine çalışmalara başladı.
Rudolf Diesel, amonyak buharı kullanan bir motor icat etti, ancak motor ilk denemede patladı ve Diesel neredeyse hayatını kaybediyordu. Aylarca hastanede kaldıktan sonra, 1887'de Gottlieb Daimler ve Karl Benz'in otomobil motorunu icat etmelerinin ardından, Diesel motorunun icadı üzerine çalışmaya başladı. Bir süre Karl von Linde'nin asistanlığını yaparak, onun soğutma makinelerinde termodinamiğin uygulamalarını inceledi. 1879'da Sulzer Kardeşler adlı İsviçreli bir makine yapım firmasına katıldı ve daha sonra Baron Maurice de Hirsch'in firmasında Karl von Linde'nin makinelerinin üretimine geçti. 1892 yılında içten yanmalı motorlarla ilgili tasarımlarına patent aldı.
1893'te yayımlanan "Theorie und Konstruktion Eines Rationellen Wärmemotors" (Rasyonel Isı Motorunun Teorisi ve Yapımı) adlı eserinde, yüksek verimli içten yanmalı motorların teorik analizini gerçekleştirdi. Ardından sanayici Krupp ile iş birliği yaparak Nürnberg'de ilk pratik motor denemesini yaptı. 1885 yılında ise Paris'te bir laboratuvar kurdu.
Rudolf Diesel, 1883'te Martha Flasche ile evlendi ve bu evlilikten Eugen, Heddy ve Rudolf isimlerinde üç çocukları oldu. 1893'ün Ağustos ayında Almanya'nın Augsburg şehrine gelerek MAN A.G. (Maschinenfabrik Augsburg-Nürnberg) şirketinde üç metrelik demir silindirli ve pistonlu bir motor geliştirdi. Diesel, bu motoru Atmosferik Gaz Motoru olarak adlandırdı ve 1896'da yeni motor sistemini tanıttı.
Rudolf Diesel, 29 Eylül 1913'te, 55 yaşında, deniz kuvvetleri için İngiltere'ye gitmek üzere Hamburg'dan Dresden vapuruna bindiğinde Manş Denizi'ni geçerken intihar ettiği düşünülmektedir. Ölüm tarihini günlüğüne bir gün önceden yazmıştı. Ancak ölüm sebebinin intihar mı yoksa cinayet mi olduğu konusu hala netlik kazanmamıştır.
Cinayet mi İntihar mı?
Saat gece ondu. Rudolf Diesel, akşam yemeğini tamamlamış ve Manş Denizi'ni geçmek üzere Belçika'dan hareket eden SS Dresden gemisinin kamarasına çekilmişti. Bu motorun mucidi olan Diesel, borçlarını ve yakında ödemesi gereken faizleri düşünüyordu.
Rudolf Diesel, biriktirebildiği tüm parayı ve mali krizini gösteren belgeleri bir çantaya yerleştirdi. Çantayı bir hafta boyunca açmama talimatıyla eşine bıraktı. Daha sonra kamarasından ayrıldı, ceketini çıkarıp katladı ve geminin güvertesine çıktı. Karanlık sulara bakışını attı ve ardından suya atladı.
Bazıları, Rudolf Diesel'in suya atıldığına inanıyor. Ancak iflas etmiş bir mucidin ölümü, kimlerin ilgisini çekebilir? Bu konuyu daha iyi anlamak için, 20 yıl geriye, 1872 yılına gidelim; o zamanlar sanayileşmiş ekonomiler trenleri ve fabrikaları taşımak için buhar gücüne dayanıyordu, fakat şehir içi ulaşım hala atlarla yapılıyordu.
1872 yılının sonbaharında atları etkileyen bir hastalık Amerikan şehirlerini felç etmişti. Çünkü o dönemlerde taşımacılık atlar ile yapılıyordu ve atın yerini alacak bir alternatif henüz ortada yoktu. Ancak kısa süre içinde buhar motoru buna bir aday olacaktı. Bu sisteme sahip arabalar iyi bir seçenek olarak ortaya çıkmaya başlıyordu.
Bir diğeri aday ise ilk versiyonlarında benzin, gaz ve hatta patlayıcıların kullanıldığı içten yanmalı motordu. Ancak Diesel öğrenciyken bu tür motorlar ne yazık ki verimsizdi. Isının ancak %10’unu mekanik enerjiye dönüştürebiliyorlardı.
Bavyeralı göçmen bir ailenin çocuğu olarak 1858 yılında Paris’te doğan Rudolf Diesel, Münih Politeknik Okulu’nda eğitim gördü. Diesel, termodinamik ile ilgili bir konferansta, tüm ısıyı kontrol altına alacak içten yanmalı bir motor yapmanın teorik olarak mümkün olduğunu duydu ve bunu yapmayı kafaya koydu. İlk motorunun verimliliği yalnızca %25’ti. Ancak bu öncekilerden iki kat daha iyiydi.
Dizel motorun daha verimli olmasının bir nedeni kıvılcım gerektirmemesidir. Benzinli olanlar, yakıt ve hava karışımını sıkıştırır ve devamında ateşleme aracılığı ile çalışırlar. Ancak dizel motor farklıdır. Bu motorda hava o kadar sıkıştırılır ki yakıt temasla tutuşur. Dolayısıyla daha az yakıt tüketir.
Rudolf Diesel’in Ölümü İle İlgili İddialar Nelerdir?
Ancak motorunun ilk modellerinde verimlilik kazanımları çok da önemli bir fark yaratmamıştı. Ancak motoru üzerinde çalışmaya devam etti ve onu önemli ölçüde geliştirdi. Öyle ki kısa sürede, dizel motorun diğer avantajları da ortaya çıkmaya başladı.
Dizel motorlar, benzinden daha ağır yakıtlar ile çalışır. Bu yakıtların rafine edilmesi benzine göre daha ucuzdur. Ayrıca daha az gaz açığa çıkarırlar ve bu nedenle patlamaya neden olma olasılığını azaltır. Bu da onu, askeri taşımacılık açısından çekici hale getiriyordu.
Diesel, 1892’de motoru için bir patent başvurusunda bulundu. Birkaç yıl içinde bir dizi küçük, verimli motor geliştirdi. Mucit, 1900 yılında Paris Dünya Fuarı’nda yer fıstığı ile çalışan bir model gösterdi ve yıllar geçtikçe bu davanın sadık bir savunucusu oldu. 1912 yılında, ölümünden bir yıl önce, bitkisel yağların, petrol ürünleri kadar önemli bir yakıt kaynağı haline geleceğini öngörmüştü.
1904 yılında Fransız denizaltıları dizel motorlarla çalışmaya başlayacaktı. 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde, elektrik santrallerinden arabalara kadar her şey Dizel motorlarla çalışıyordu.
Bu yüzden Diesel’in 30 Eylül 1913’te Belçika’dan bir iş toplantısına giderken İngiliz Kanalı’nı geçerken gizemli bir şekilde ortadan kaybolması birçok kişi için şok etkisi yarattı. Birçok patenti sayesinde son derece zengin görünüyordu. Ancak, kaybolmasının ardından, ayrıntılar aslında kötü yatırımlar nedeniyle ciddi borçlar içinde olduğunu ve kötü sağlık sorunlarıyla boğuştuğunu ortaya çıkardı.
Ölümü intihar olarak kayıtlara geçse de, etrafındaki gizemli koşullar Diesel’i yıllarca haberlerde tuttu. Bazı komplo teorisyenleri, Diesel motorunun erken dönem denizaltı tasarımlarındaki önemi nedeniyle Alman casusları tarafından öldürüldüğünü iddia etti. Kimilerine göre de ölümü rakiplerinin onu ortadan kaldırmak istediğinin bir sonucuydu.
Yıllar içinde başka hikayeler de ortaya çıktı; bazı anlatımlarda karısına bir çanta dolusu para ve borcunu ayrıntılarıyla anlatan belgeler bıraktığı ve günlüğünde tarihin yanına küçük bir çarpı işareti koyduğu söyleniyordu. Hatta bazıları onu Kanada’da saklanırken sağ salim bulduklarını iddia ettiler.
Sonuç olarak; bir asırdan fazla bir süredir Dizel motoru ağır sanayinin omurgasını oluşturuyor, traktörlerden kamyonlara kadar her şeye güç veriyor. Ancak tarihçiler on yıllardır mucidinin gizemli kayboluşuyla şaşkına dönüyor.
Comentários