Bir zamanlar bağımlıydım… Geçmişte sosyal medyaya bağımlı olduğum bir dönem oldu. Her gün en az altı saat çevrimiçiydim. O zamanlar günlerim; ünlülerin, modellerin, moda ikonlarının ve diğer sosyal medya fenomenlerinin en son fotoğraflarını Instagram’da, Tumblr’da ve Pinterest’te araştırmakla geçiyordu. Dikkatimi bunlara vermediğim boş zamanlarımda! ise, sosyal medya kanallarımda boşlukta kaybolup gidecek gibi duran anlamsız içeriklerle ilgili bir takım stratejiler yaratmakla meşguldüm.
Sosyal medyada harcadığım zaman korkunç derecede fazlaydı. Hayatımın binlerce anını ve binlerce yeri doldurulamaz saatini sosyal medya algoritmalarını mutlu etmek için harcıyordum, tabii takipçilerimin beğenileri dışında bir karşılık görmeden.
Birçok insan bu sorunu yaşıyor. Bir takım hassas fakat güçlü psikolojik tasarım tekniklerini kullanan sosyal medya şirketleri, neredeyse uyuşturucu misali herkesi kendilerine bağımlı hale getiriyor. Bu yüzden sosyal medyaya her zamankinden daha fazla takılıp kalan ve içine gömülen insan var.
İnsanların sosyal medyayı bu kadar karşı konulamaz bulmasının pek çok nedeni olabilir, ama işte benim açımdan en güçlü 3 neden:
1| Kendim Olmaktan Utanıyordum
Sosyal medyaya bağımlı olduğum dönemde, modaya uygun giyinmiş ve harika görünen androjen insanların resimlerini bulmak için Instagram, Tumblr ve Pinterest’e göz atarak çok zaman harcadım.
Gençtim ve sürekli kendimden utanıyordum. Bu fotoğraflara göz atmak, bilinçaltımda kendime olan güvenimi artırmanın bir yoluydu sanki. Sonuçta, bu çekici çift cinsiyetli ya da çift cinsiyetli olmayan insanların iyi bir hayatı varsa, belki ben de onlar gibi olabilirdim! diye düşünüyordum.
Günün sonunda, bu insanlar gibi olmaya çalışırken de çok para harcadım. Ne giydikleri, ne aldıkları ve ne yaptıkları hakkında bir çok şeyi öğrenmek için internette çok zaman harcadım. Modayı öğrendim ve beni onlara benzetmek için “doğru kıyafetleri” almaya çalışmak adına çok para harcadım.
Kaçınılmaz olarak hiçte düşündüğüm gibi olmadı. Hangi kıyafetleri satın aldığım, ne kadar para harcadığım hiç önemli değildi, zira o insanların fotoğraflarında göründükleri gibi olamamıştım.
Sosyal medyayı bıraktığımda, aslında onlar gibi olmadığımı fark ettim. Kendim olmaktan mutlu olmanın bir yolunu bulmanın tek yolu kendim olmaktır diye düşündüm.
Bunun yanı sıra, alışveriş alışkanlığımı da bıraktım ve sırf androjen ikonlar tarafından giyildikleri için aldığım tüm kıyafetleri sattım. Yerel Goodwill’imde alışveriş yapmaya başladım, çünkü bunlar modaya uygun değildi, fakat rahat ve işlevsellerdi. Şimdi, dolabım sevdiğim kıyafetlerle dolu ve kendim olduğum için de daha mutluyum.
Hayatımı kendi tarzımda yaşamayı öğrenmek, mutluluğum için sosyal medyadan çok daha fazlasıydı artık benim için.
2| Hayatımın Ne Kadar Sıkıcı Olduğu Konusunda Kendimi Oyalıyordum
Sosyal medyayı bırakmanın benim için en önemli etkisi, yaşadığımı fark ettiğim bolca zamanımın olduğuydu.
Sosyal medyayı bıraktığınızda, telefonunuzu kullandığınız tüm bu ara zamanlarda; yani otobüste iken, ya da birinin arabasının yolcu koltuğunda otururken, aniden kendinizi düşünceli ve anlamlı bir sessizlik içinde bulursunuz. Veya telefonunuzu dinlenmek için kullandığınız zamanlarda, yani işten sonra kanepede, hafta sonları sabah yatakta ya da uyumak üzereyken yatağınızda iken yapacak hiçbir şeyinizin olmadığı birer boşluk dönemleri haline gelir.
Elimdeki bunca yeni zamanla hayatımın ne kadar boş olduğunu anladım. Çalışmanın, ara sıra arkadaşlarla takılmanın ve orada burada bir işin dışında hayatımda hiçbir şey yoktu. Hobiler yoktu, spor yoktu, okumak yoktu, özetle hiçbir şey yoktu. Hayatımdaki boşlukları doldurmak için aslında sosyal medyayı kullandığımı fark ettim.
Bu farkındalıkla, beni eğlendirmek için sosyal medyaya yönelmeyi bıraktım ve kendi hayatıma odaklanmaya karar verdim.
Sulu boya malzemeleri satın aldım ve pek düzenli olmasa da, bir sulu boyama alışkanlığı edindim.
Haftada 3–4 gün spor salonuna gitmeye ve her gün yürüyüşlere çıkmaya başladım.
Yılda 75'ten fazla kitap okumaya başladım.
Sosyal medyayı kullanan çoğu insan benimle aynı durumda. Spor salonuna gitmek, okumak veya sevdikleri aktiviteleri sürdürmek için yeterli zamanları olmadığını söylüyorlar, ancak daha sonra sosyal medyayı kullandıkları zamanın, bunlar için yeterli zaman olduğunun farkında olmadan, her gün telefonlarına saatler harcıyorlar.
3| Yakınlık Kurmak Yerine Araya Mesafe Koymayı Tercih Ediyordum
Sosyal medya, bizim için uygun olan biriyle bağlantı kurmanın en uzak ve süreksiz yoludur. Tutarlı bir diyalog sürdürmek zorunda değilsiniz, istediğiniz zaman konuşmadan çekilebilirsiniz ve gerçek kelimeleri formüle etmek yerine iletişim kurmak için emojiler ve çıkartmalar kullanabilirsiniz.
Doğrudan iletişim kurduğunuzda ise, bunların arkasına saklanamazsınız haliyle. Birbirinize doğrudan mesajlar atmanız gerekir. Onların sesini dinlemeli ve telefonda dikkatlice cevap vermelisiniz. Ve onlardan haber almak istiyorsanız, doğrudan onlarla iletişime geçmelisiniz.
Hesabımı sildiğimde sosyal medyanın aslında ne kadar uzak olduğunun farkına vardım. Birdenbire, hayatımdaki herhangi birinden haber almak istediğimde, onlarla doğrudan iletişim kurmak zorunda kaldım. Plan yapmak için onlara mesaj atmam veya onları aramam gerekti. Ve onlara yetişmek istersem, hayatlarının nasıl gittiğini şahsen onlara sormak zorunda kaldım.
İletişim önündeki bu engel, aslında birçok insanın eskisi gibi kendi hayatımda olmadığı anlamına geliyordu. Plan yapmam için bana mesaj atmaya istekli değillerdi mesela ya da benimle özellikle etkileşim kurmak için hayatlarından zaman ayırmaya pek istekli değillerdi ayrıca.
Bunları yapmak isteyenler yakın arkadaşım oldu. İlişkimiz, yetişmek ve birlikte vakit geçirmek için birbirimizle kişisel olarak iletişim kurma konusundaki karşılıklı bağlılığımızla derinleşti. Hayatımda ilk defa anlamlı arkadaşlıklarım varmış gibi hissediyordum çünkü artık sosyal medyanın arkasına saklanmıyorduk.
Sosyal medya hesaplarımı sildikten sonra daha az insan tanıdım ama sosyal hayatım her zamankinden çok daha iyi...
Comentários