Sabahları güzeldir… Bunu bilmek için bir başkasının teyidine gerek yok, zira hepimiz bunu hissederiz. Şafak söktüğünde, gökyüzünü sabah güneşinin ilk ışıklarıyla koyu gri ile açık maviye çevirdiğini görürüz. Vücutlarımızı ve zihinlerimizi canlandıran temiz havayı hissederiz. Cennetteymiş gibi sessizliği dinleriz ve sessizlik, en tatlı sesle - kuşların cıvıltısı ile sonlandığında daha da güzelleşir. Sadece büyülü bir ortam.
Ama daha da güzeli; sabahları kendimizde hissettiğimiz yenilik hissidir…
Önceki gece uyuyan aynı kişiyiz aslında. Vücutlarımız yorgun, aklımız uyuşmuş durumdadır uyumadan hemen önce. aklımızda olumsuz düşünceler söz konusudur.
Yine de, sabah kalktığımızda aklımızdaki bütün bu karmaşa ortadan kalkar. Bu dünyadan vazgeçmemize neden olan tüm bu olumsuz duygular gitmiş veya en azından unutulmuştur. Ve yeni bir başlangıç hissi ile uyanırız. Bizi ayağa kaldıran ve boş gökyüzüne baktıran yeni bir başlangıç söz konusudur ve bir şeyler yapmalıyız deriz. Hadi bitirelim tüm olumsuzlukları ve umut edelim.
Umut güçlü bir kavramdır. Aslında, insanlığın birincil faktörüdür.
Her zaman, önceki günden daha iyi bir gün olacağı umuduyla yeni güne uyanıyoruz. En azından, daha iyi hale getirmek için çalışacağız. Yeni beklentiler, yeni çözümler, yeni umutlarla uyanıyoruz. Önümüzde duran korkularımız olsa bile. Kafamızdaki korkuları kabul ediyoruz - kaçınılmaz olarak kabul ediyoruz. Yine de, akıllarımızda onları engellemeye karar verip, bu engellerin etrafında bir yol bulup aşıyoruz. İşte bu umudun gücüdür.
Ve bu hayatımız boyunca devam eder. Çünkü yaşamaktan vazgeçtiğimiz an bu döngüye inanmaya son vermişiz demektir.
Umut, engeller karşısında hedeflerimize doğru tekrar ilerlememize yardımcı olur.
Hatalar ilerlememizde çok önemli bir rol oynamaktadır.
Hatalarla ilgili geleneksel görüş çok yasaklayıcıdır. Onlardan kaçınmaya odaklanır. Çalışma hayatımız boyunca, hata yapmamak için cezalandırılırız. Ve bu, hatalar hakkındaki olumsuz görüşümüzü güçlendirir. Ne pahasına olursa olsun onlardan kaçınmaya odaklanırız. Hatalar kötüdür. Bu hayatımız boyunca takip etmemiz gereken bir müjdedir.
Ancak gerçek dünya, okullarda ve üniversitelerde okuduğumuz ders kitaplarında anlatılanlardan çok farklıdır. Gerçek dünyada hatalar kaçınılmazdır.
Hayat, çalışıp geçtiğimiz bir okul sınavı değildir. Hayatta her gün yenidir, her an bir sınavdır. Ve burada farklılık söz konusudur. Hata yapmaya hazır olmayanlar, bir ders kitabında anlatılanlar gibi yaşamayı umarlar. Deneme yapmaktan ve risk almaktan korkarlar.
Bu insanlar hayatlarını kenarından yaşarlar, hiçbir zaman derinliğine girmezler hayatın. Asla yaratıcılık veya hayal etmek gibi bir şey yoktur. Başkaları tarafından tasarlanan bir hayatı yaşarlar. Başkaları tarafından hayal edilen rüyaları görürler aslında. Hayatı yaşamak başkalarının hayal dünyasında oyalanmaktır.
"Ancak sadece hatalar yapmak yeterli değildir. Önemli olan hatalarınızı incelemektir; tıpkı avına bakan bir şahinin gözüyle analiz etmektir. Hiç ders kitabının öğretemeyeceği dersleri çıkarmaktır önemli olan."
Ve nihayetinde bir umut vardır. Hayatınızın size verdiği bir gerilimin ne kadar kötü olduğu önemli değildir. Yeni gün size yeni fırsatlar sunacaktır - hata yapmak için yeni bir fırsat, onlardan dersler çıkarmak için de yeni bir fırsat. Ve en iyisini ummak için yeni bir fırsat.
Comments