1994 yılında, tüm zamanların en büyük basketbol oyuncusu olan Michael Jordan, Chicago Bulls’tan emekli oldu ve kariyerini profesyonel bir beyzbol oyuncusu olarak sürdürmeye çalıştı. Bazıları Michael’ın eskiden yarı profesyonel bir beyzbol oyuncusu olan ve beyzbol oyununu çok seven babasına minnet borcunu ödediğini ileri sürüyor.
Özgüven = Başarılar / İddialar
Başından itibaren herkes Jordan’ın beyzbol konusundaki becerilerini eleştirdi. Beyzbol sopasını sallaması pek iyi değildi ve beyzbol açısından da yavaş bir koşucuydu.
İşin komik tarafı, Michael Jordan’ın ilk sporunun beyzbol olmasıydı. Ve çocukken oldukça iyiydi, ama 31 yaşındayken MLB için yeterince iyi değildi. Beni şu düşündürüyor; Ya Jordan basketbol hiç oynamasaydı?
Jordan’ın beyzbol macerasını gördüğümde, aklıma gelen bir alıntı var (bununla ilgili ‘Jordan Rides the Bus’ adında mükemmel bir ESPN dokümanı var). Bu, Einstein’a atfedilir:
“Herkes bir dahidir. Ama bir balığı bir ağaca tırmanma kabiliyetine göre değerlendirirseniz, kendisinin aptal olduğuna inanarak tüm hayatı boyunca yaşamasına neden olursunuz.”
Einstein’ın gerçekten bunu söyleyip söylemediği henüz doğrulanamadı. Ama kimin söylediğine bakılmaksızın, çok doğru bir tespit olduğu aşikar.
Hayatta kendiniz için kötü hissediyorsanız ya da özgüven eksikliği çekiyorsanız GOAT (tüm zamanların en iyisi) olan Michael Jordan’ın, basketbola devam etmeseydi, hayatını vasat bir atlet olduğuna inanarak geçireceğini kolaylıkla ön görebilirsiniz.
Özgüven (Kendine Güven Duymak) Nedir?
Psikoloji, özgüveni; bir bireyin sahip olduğu genel öz-değer duygusu veya kişisel değeri olarak tanımlar. Kendimizi ne kadar takdir ettiğimiz ve sevdiğimizdir esasında.
Özgüvenimizi etkileyen birçok faktör vardır. Genetik, çocukluk deneyimleri ve yaş gibi şeyler kontrolümüz dışında. Ancak dayanıklılığımız, gücümüz, düşüncelerimiz ve kişisel koşullarımız gibi diğer faktörleri yönetilebiliriz.
Yine de özgüven kalıcı bir zihinsel durum değildir. Zamanla değişebilir ve gelişebilir. Michael Jordan’ın hayat hikayesinin de gösterdiği gibi, özgüven büyük ölçüde içinde bulunduğumuz şu anki duruma bağlıdır. Şu anda neler yaşadığınız veya geçmişte başınıza gelenler yarın nasıl hissedeceğinizi belirlemez.
Günlük Yaşamda Özgüven
Peki günlük hayatta bu neye benzer? Sağlıklı ilişkiler sürdürmek, işte mükemmel olmak, stresli durumlarla iyi başa çıkmak ve hatta özgüven duygunuz yoksa mutlu olmak zordur. İşte özgüvenin günlük hayatımızı nasıl etkilediğini gösteren iki durum:
1| Kendi kendine konuşmak
Sürekli yapmak istediğiniz her şeyi kendinize söylerseniz, sonunda hiçbir şey yapamazsınız. Yakın zamanda dijital girişimcilik hakkında çevrim-içi bir kurs vermeye başladım. Ve neredeyse her insanın şunun gibi bir durumu yaşadığını fark ettim:
“Harika bir fikrim vardı ve bu konuda çok heyecanlıydım. Sonra baktım ve zaten bu fikrin var olduğunu gördüm. Nasıl benzersiz bir şey bulabileceğimi bilmiyorum.”
Ve sonra bu insanlar kendilerini suçlamaya devam eder. Sık duyduğum başka bir şey de, “Bir blog başlatmak istiyorum ama zaten milyonlarcası var.” Blog yazmaya başladığımda bana da aynı şey oldu. Şunu söyleyebilirdim mesela, “Zaten üretkenlik üzerine bir milyon blog var, bu yüzden bir tanenin daha olmasının ne anlamı var?”
Dürüst olalım. Bunların hepsi birer bahane. Hepimiz neden bir iş kurmamamız, bir kitap yazmamamız, beğendiğiniz kişiyle konuşmamamız, başka bir ülkeye taşınmamamız, kilo vermeye başlamamız için gereken “Nedenleri” yani bahaneleri bir şekilde arayıp buluyoruz.
2| Başkalarıyla çalışmak
Güven olmadan, bir şeye bağlılık, kararlarımıza bağlı kalma ve hesaplanmış riskler alma gibi bir takım şeyleri yapamayız. Kendi eylemlerinizi ikinci kez tahmin etmeye çalışır ve bunda devam ederseniz iyi çalışamazsınız.
Her şeyden emin olamayan insanlarla çalışmayı kimse sevmez. Çok sinir bozucu bir durumdur. Ama aynı hususta aynaya bakmak da başarısısız.
Bir toplantıda olduğunuzda ve bir müşteri veya patron size saldırdığında veya endişelerinizi dile getirdiğinde, onlara gerçeği mi söyleyeceksiniz yoksa anlaşıp mazeret mi vereceksiniz?
William James Formülüne Giriş
Öyleyse, özgüveninizi nasıl geliştirebilirsiniz? 1890'larda “Amerikan Psikolojisinin Babası” William James, Psikolojinin İlkelerini belirledi. Yıllardır James’in çalışmalarının hayranıyım açıkçası. Kitabım, “Doğru Düşün”, öncelikle onun Pragmatizm felsefesine dayanmaktadır.
William James, özgüvenin iki unsura dayandığını iddia ediyor: Gerçek başarılarımız ve iddialarımız.
Özgüven = başarılar / iddialar
Özgüvenimiz, hayatta ne kadar iyi olduğumuza (başarının), kendimiz hakkında ne kadar iyi hissettiğimize (iddialara) bölünerek belirlenir. İyi bir özgüven, iddialardan daha çok, başarılı olmanın bir sonucudur.
Bu Formül Nasıl Kullanılır?
Bu formülün en çok sevdiğim yanı pratik, gerçekçi ve dürüst olmasıdır. Olumlu onaylamalarla veya sonuçsuz bir şekilde “sen bir baş belasısın” gibi şeyler söylemekle ilgili değil.
Ancak yaptığımız her şeyde başarılı da olamayız. William James’in dediği gibi, bir kişi “kurtuluşunu tehliye atacak bir şey seçmelidir”.
Michael Jordan iyi bir beyzbol oyuncusu olabilirdi. Ama sadece basketbolda olağanüstü olabildi. Basketbol onun “kurtuluşu” ydu. Bir konuda harika olmak istiyorsanız, hangi konuda iyi olduğunuzu ve neyi önemli gördüğünüzü bilmeniz gerekir.
Hiçbir şey yapamayacağınızı düşünüyorsanız, muhtemelen yanlış bir şey yapıyorsunuzdur.
Çok fazla insan, güçlü yönlerine karşılık gelmeyen bir takım şeyler yapar ve başarısız oldukları yer tam da burasıdır.
Hayatta daha çok başarılı oldukça özgüvenimiz artar. O halde kendinize sorun: Harika olabileceğiniz bir şey mi yapıyorsunuz?
Bazen sıkışmış gibi hissedebilirsiniz. Belki de sizi çıkmaz sokağa çıkaran bir işte çalışıyorsunuz ya da zevk aldığınız ama çok az başarılı olduğunuz bir işte çalışıyor ve ne yapacağınızı da bilmiyorsunuz. Sorun yok. Ben de bu tip durumları yaşadım.
Bu noktada en önemli olan şey, güçlü yönlerinize, becerilerinize ve anlamlı bir şeyler başarabileceğiniz alanlara odaklanmanızdır, tıpkı Michael Jordan ve basketbol başarısı gibi, beyzbol değil tabi. Ve bunun bir sonucu olarak da özgüveniniz artacaktır.
Comments