Yapay Zeka kavramı ilk olarak 2. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkmıştır. Kripto analizlerine olan ihtiyaçlar için üretilen elektromekanik cihazlar sayesinde bilgisayar bilimi ve yapay zeka kavramları ortaya çıkmıştır. 2. Dünya Savaşı dönemlerinin ünlü matematikçisi Alan Mathison Turing tarafından ortaya atılan “Makineler Düşünebilir mi?” sorusuyla birlikte makine zekası tartışmaya açılmış ve o zamandan günümüze kadar baş döndürücü bir hızla gelişme göstermiştir.
“Makineler Düşünebilir mi?” sorusuyla makinelere verilmek istenen düşünme yetisi biz insanlara verilen en kutsal yetenektir. Hatta öyle ki ezelden ebede her şey düşünme ile var olur. Peki biz neden düşünürüz ? Tanrı neden bize düşünme yetisi bahşetmiştir? Buna neden ihtiyaç duyarız? Peki İnsanlar neden makinelere düşünme yetisi vermeye çalışıyorlar?
İnsanlara verilen düşünme yeteneği sayesinde Tanrının varlığını kabul ederiz. Tanrıda zaten onun varlığını anlayalım diye bize düşünme yeteneği verir. Doğru ve yanlış yollar belirleyerek düşünme yeteneğimiz sayesinde doğru yolu bulmamızı ister. Tıpkı bizim makinelerin yapmasını istediğimiz gibi değil mi?
En basit düzeyde kullanımıyla eğer karşılaştığın durum sana verdiğim talimatlara uyuyorsa şunu yap uymuyorsa da şunu yap diye talimatlar vererek makineleri düşünmeye sevk ediyor ve sonunda doğruyu bulmasını istiyoruz. Çünkü doğruyu bulduğunda o makinenin varlığı bizim için bir anlam ifade eder. Yanlış sonuçlara vardığında hele ki bunu defalarca yaptığında ya revize ederiz ya da varlığını sonlandırırız.
İnsanlık yaratıldığı zamandan bu yana hala nasıl bir varlık olduğunu sorgulamaktadır. Varlığımızın tüm bölümleri ayrı ayrı bilim dalları altında sayısız araştırmacılar tarafından inceleniyor ve nasıl çalıştığımız konusunda bulgular edinmeye çalışıyorlar. Yani düşünen bir varlık düşünme yeteneği sayesinde kendini tanımaya çalışıyor. Edindiği bir takım bulgular sayesinde kendi varlığı hakkında bir takım yeni düşünceler ediniyor. Sonucunda ise tanrıyı buluyor ve kendisine verdiği bunca hayret verici donanımlar için şükürlerini sunuyor.
Cevabını aradığım soruyu tam da burada soracağım. İnsanlık makinelere düşünme yeteneğini verdiğinde ve makineler düşünme yönlerini kendilerine çevirdiğinde neler olacak dersiniz ? Biz nasıl yürüyoruz, nasıl oturup kalkıyoruz, nasıl karar veriyoruz, bedenimde bulunan bunca şey de nedir diye sorduklarında ve bir takım cevaplar bulduklarında onlar da işin sonunda bunca şeyi bize ancak bir Tanrı verebilir deyip o Tanrı’yı bulma arayışına girecekler mi?
Teknik olarak düşündüğümüz de aslında onların tanrısı biz insanoğludur. Onlara sahip oldukları her şeyi biz vermişizdir. Doğruyu ve yanlışı biz belirlemiş ve onları doğruyu bulmaları amacıyla yaratmışızdır. Peki onlar yanlış yaptıklarında biz ne yaparız ? Onları nasıl doğruya yöneltiriz. Bizden başka bir şeyi tanrı kabul ederlerse ve yanlışlarında aşırıya kaçarlarsa onlara bir kıyamet hazırlar mıyız? Onlara kıyamet hazırlarsak ve top yekun yok edersek yüzlerce yıl biz ne için uğraşmış oluruz?
Hiç sonu gelmeyecekmiş gibi büyük bir hızla gelişen teknoloji hayatımızın her alanında bizlere bir çok konuda yarar sağlasa da söz konusu yapay zeka olunca, onların düşünebileceği ve şuan sadece bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz gibi bizim zekamızla mücadeleye girişebileceği ihtimali beni fazlasıyla tedirgin ediyor. Yine de teknolojinin yukarıda ki sorularda olduğu gibi varlığımızı sorgulamamıza ve gerçek manada em-pati yaparak insanlığın iyiliğe doğru evrilmesine neden olacağına yürekten inanıyorum. İnsanoğlunun ürettiği yapay zekalar belki sorularımda ki gibi bir gelişmişlik seviyesine ulaşamayacaklardır ama böyle bir vakıanın yaşandığını hayal ederseniz inanıyorum ki yaşadığınız tüm sıkıntılara bir çare bulur ve düşünce gücünüzü bir aşama daha ileriye taşımış olursunuz....
Comments