Hisse senetleriyle aramda her zaman bir aşk/nefret ilişkisi oldu. Yaklaşık 15 yıl önce ilk banka hesabımı açtığım andan itibaren sevmeye başladım. Ama yıllarca para ticareti yaptığım hisse senetleriyle zaman zaman kazanmaya ve kaybetmeye devam ettim...
Sıcak hisseler alırdım, bir süre yükseldiğinde iyi hissederdim ama er ya da geç her zaman bir çöküş gerçekleşirdi. Ve hep zararına sattım ya da aldığım fiyattan çıkış yaptım hisseden. Ticari hisse senetlerinin acı veren kısmı buydu açıkçası.
Ama ne kadar kaybetsem de, piyasadan ne kadar uzaklaşsam da halka açık hisseleri hep sevmişimdir. Bana göre, borsa hakkında özel bir şey var. Cazibenin tam olarak ne olduğunu bilmiyorum, ama bence erişilebilirliğin kolay olması.
Teoride, herhangi bir kişi, doğru zamanda bir hisse senedi satın alarak borsaya dahil olabilir ve para da kazanabilir. Yatırım ve ticaret bir kumar oyunu gibidir; ki heyecan vericidir ve problem çözmeye yöneliktir.
Gezegende bunların hepsine sahip başka bir şey yok. Ve borsa çok erişilebilir olduğu için de çok sayıda katılımcıya sahiptir. Bana göre borsa, dünyanın en uzun süredir devam eden en büyük oyunudur.
Ve bu oyunda her zaman mevcut olan en büyük iki duygu korku ve açgözlülüktür. Piyasada çok fazla fırsat olduğu için, yükselen her hisse senedine atlama baskısını hissediyorsunuz bir şekilde...
Kabul edelim, hepimiz belirli bir hisse senedi almamanın pişmanlığını yaşadık. 2015'te Tesla'ya baktığımı ve önemli miktarda hisse satın almaya o kadar yakın olduğumu hatırlıyorum. O zamandan beri, hisse senedi %2.000'den fazla değer kazandı.
Herkesin böyle hikayeleri vardır muhakkak. Geçenlerde "Keşke 2018'de Apple hissemi satmasaydım" diyen bir arkadaşımla konuşuyordum. Hisse senedinin en iyi günlerini geride bıraktığını düşünüyordu sattığında.
Tüm bu tür kaçırılan fırsatlar sadece pişmanlık yaşatmaz; ayrıca zengin olmak için yeni fırsatları kaçırma korkusuna da yol açarlar. Yeni bir fırsat gördüğümüzde, “Ya bu yeni Tesla ise?” diye de düşünmeden edemeyiz.
Bu klasik kaybetme korkusudur. Hisse senedi ticareti kadar eskidir. 1900'lerin başında piyasada servetini kazanan (ve kaybeden) efsanevi tüccar Jesse Livermore, en büyük hatasının ilk yıllarında çok fazla işlem yapması olduğunu söylemiştir.
Piyasada sürekli para kazanıp kaybettikten sonra, bir yo-yo gibi inip çıkmayı sürdürürse önemli bir servet inşa edemeyeceğini fark etti. Milyonlarca kazandıktan sonra şunu söyledi:
“Para ile, yıl boyunca her gün veya her hafta sürekli olarak ticaret yapılamaz.”
İster kısa vadeli bir yatırımcı olun ister uzun vadeli bir yatırımcı olun, çok aktifseniz, muhtemelen kazandığınız kadar kaybedersiniz. Ve eğer şanssızsanız, kazandığınızdan daha fazlasını kaybedersiniz. Her iki durum da istenmeyen bir durumdur.
Bir yatırım stratejiniz olduğunda, getiri elde etmek için kurallarınıza güvenebilirsiniz. Bu muhtemelen karşılaşacağınız fırsatların %99'unu geçmek zorunda kalacağınız anlamına gelir. Ama sorun değil. Hiç kimse mükemmel bir başarı oranına sahip olamaz.
İşte yatırımın güzelliği de budur. Birçok kez yanılabilirsiniz zira. Ve bir sürü fırsatı kaçırırsanız, ne olmuş yani? Gerçekten işe yarayan birkaç şeyde haklı olduğunuz sürece, yine de kazanacaksınız demektir.
Comments